21. Hukuk Dairesi 2015/10848 E. , 2016/5415 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
2-... Vek. Av. ...
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine, karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 04/09/1997-28/10/2011 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, Mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya ait Kurum"da herhangi bir sigortalılık kaydının bulunmadığı, müteveffa eşinin 02/01/1987-10/10/2005 tarihleri arasında dava dışı işyerinde geçen hizmetlerinin bulunduğu, yapılan zabıta araştırması ile komşu işyeri sahipleri ile çalışanlarının, komşu apartman yöneticilerinin tespit edildiği, ikametgah belgesinden davacının 04/09/1997-28/10/2011 tarihleri arasında davalı Apartmana ait kapıcı dairesinde kaldığının görüldüğü, davalı apartmanın 16 bağımsız bölümden oluşup merkezi kömür kalorifer sistemi ile ısıtılmakta olduğu, dosyaya sunulan Kastamonu Esas sayılı dosyası ile davacı ile dava dışı şahsın evinin temizlik hizmetleri konusunda anlaştıklarına dair bilginin yer aldığı, "nin cevabî yazısı ile davacının eşi adına telefon abonelik kaydının davalı Apartmanın adres kaydını içerir şekilde 04/09/1997 tarihinde oluşturulduğu, davacının eşinin 20/10/2005 tarihinde vefatı üzerine davacı tarafından aboneliğin devralındığının Mahkemeye bildirildiği, Mahalle Muhtarlığı"nın cevabî yazısı ile davacı ve ailesinin davalı apartmanda kapıcılık yaptığı, hangi tarihte bu adrese taşındıklarının hatırlanamadığının Mahkeme"ye bildirildiği, davalı apartmana ait karar defterinde ise davacıya ait çalışma kaydının sadece davacının işten çıkarılmasının öngörülmüş olduğu 27/08/2011 tarihli olağanüstü toplantı kararında yer aldığı, davacının oğluna ait 29/09/1997-18/06/2001 tarihleri arasında eğitim-öğretim gördüğü okul kayıtlarında adres kaydının da davalı Apartman olarak gösterildiği, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda davacı, davalı ve kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davalı Apartman"ın 2011 yılında doğalgaza geçtiğinin ve davacının yevmiyeli olarak ev hizmetlerinde de çalıştığının gerek sulh ceza mahkemesi dosyasına ait kayıtlardan gerek tanık beyanlarından anlaşılmasına göre davacının davalı Apartman nezdinde geçen çalışmalarının part time çalışma mı yoksa tam zamanlı çalışmayı mı gerektirdiği hususunun her türlü şüpheden uzak bir şekilde tespit edilmeden Mahkemece yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması hatalıdır.
Yapılacak iş; dava konusu dönemde davacının çalıştığını iddia ettiği davalı Apartman"da ve bu Apartman"a komşu olan apartmanlarda oturan veya işyeri bulunan kişileri ve komşu apartmanlarda kapıcı olarak çalışanlar ile dava konusu apartmana yakın bakkal ve apartman yöneticilerini tanık olarak dinleyerek, davacının tüm mesaisini davalı Apartman"a hasredip hasretmediği, davacının davalı apartman dışında başkaca hizmet verip vermediği, davalı Apartman"ın büyüklüğü, daire sayısı, bahçesi, büyüklüğü, ısınma sistemi göz önünde bulundurularak çalışmanın part-time olup olmadığı saptanarak sonucuna göre karar vermek, part-time çalıştığının kabulü halinde ise, davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç işgücüne karşılık olduğu hususu bir uzman bilirkişinin görüşü alınmak suretiyle açıkça saptamaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum ve davalı apartman yönetimi vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden "ne iadesine
28/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.