21. Hukuk Dairesi 2016/884 E. , 2016/5417 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, 20/08/1996 tarihinden itibaren tarım sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının 01/09/1996-31/05/2009 tarihleri arasında sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uymak suretiyle yapılan yargılama neticesi davanın kabulüne karar verilmiştir.
5510 sayılı Kanun"un Geçici 17. maddesine göre de “Kendi adına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarının ödenmesine ilişkin kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve sürelere ilişkin kurum alacakları takip edilmeyerek, kurum alacakları arasında yer verilemez. Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihlerindeki 80. maddenin ikinci fırkasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalılıkları öncekil kanunlara göre durdurulanlar içinde bu maddenin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Bununla birlikte, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren, 6552 sayılı “İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun"un 81. maddesi ile 5510 sayılı Kanun"a geçici 60. madde eklenmiştir. Anılan maddedeki düzenlemede: Bu madde kapsamındaki Kurum alacaklarından genel sağlık sigortası primi haricindeki alacaklar bakımından 31.12.2014, genel sağlık sigortası primi alacakları yönünden ise 30.04.2015 tarihine kadar Kuruma başvuruda bulunularak yapılandırmadan yararlanılma talebinde bulunulması ve yeniden yapılandırılan borcun, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacakların tamamının tahsilinden vazgeçileceği ve bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamalarının gerektiği belirtilmiştir.
Kanunda düzenlenmiş bir kurum olmamakla beraber uygulamada "davayı atiye bırakmak" şeklinde bir yol izlendiği görülmektedir. Davayı atiye bırakmak çoğunlukla davanın geri alınması şeklinde ortaya çıkmakla birlikte duruma göre dosyanın işlemden kaldırılması şeklinde de dava atiye terk edilebilmektedir. 6100 sayılı HMK "nın 123. maddesinde düzenlenen davanın geri alınması karşı tarafın açık rızasına bağlı iken, aynı Kanun"un 150. maddesinde düzenlenen davanın davacı tarafından takipsiz bırakılması iradesi karşı tarafın herhangi bir rızasına bağlı değildir. Bu nedenle böyle bir beyan karşısında en doğru olan tutum beyanda bulunana talebini tereddüt bırakmayaçak şekilde açıklatmaktır.
Somut olayda; Dairemizin Karar no lu ilamı sonrası bir tarih olan ve 10/12/2014 tarihli vekaletnamede davadan vazgeçmeye de yetkili kılınan davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçe ile davadan vazgeçildiği bildirilmektedir. Davacının 6552 sayılı Yasa hükümlerinden faydalanmak için davadan vazgeçtiği ortadır. Davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu ve sosyal güvenlik hakkından feragat etmenin mümkün olmadığı göz önünde bulundurulduğunda davacı ancak HMK 123. maddesinde düzenlenen hakkını kullanabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkını saklı tutarak, davalının rızası ile davanın takibinden vazgeçebilir veya Kanun"un 150. maddesi hükmü gereğince davayı takip etmeyerek yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucunu elde edebilir. Bu durumda davacı vekiline 10.12.2014 tarihli davadan vazgeçme dilekçesinin niteliğini açıklatmak suretiyle dilekçenin davayı geri alma olarak kabul edilmesi halinde davalı Kurum"un davacının davasını geri almasına karşı açık rızasının olup olmadığının sorulup Kurum"un açık rızasının bulunmaması halinde davanın konusuz kaldığı gözönünde bulundurmak suretiyle çıkacak sonuca göre işlem yapılması gerektiği halde Mahkemece anılan vazgeçme dilekçesi dikkate alınmadan yargılamaya devam edilerek davanın esastan kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Öte yandan; 5510 sayılı Kanun"un Geçici 17. maddesi nazara alındığında Kurum tarafından prim borcunun bulunması nedeniyle tarım bağ-kur sigortalılığı durdurulan davacının ileride her zaman durdurulan sigortalılığına ait prim borcunu ödemek suretiyle sigortalı sayılmasının mümkün olduğunun Mahkemece göz ardı edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.