20. Hukuk Dairesi 2017/856 E. , 2017/3490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki müdahalenin meni ve eski hale getirme davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 18/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/04/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ..., karşı taraftan davalı ... ve arkadaşları vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde; davalıların zemin katta pastahane işlettiklerini, davalıların, binanın ortak alanına tecavüz ettiğini, ortak alana tecavüzünün önlenmesi ile eski hale getirilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin 1. fıkrasında, kat malikleri anataşınmazın bakımı ve mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumaya mecbur olduğu; 2. fıkrasında ise kat maliklerinden birinin, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anataşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve değişiklik yaptıramayacağı hükme bağlanmıştır.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 09.07.2015 tarihli bilirkişi raporu ile müdahaleler belirtilmiş ise de; 1 ,2, 3, 4, 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölüm malikleri tarafından verilen ve aralarında davacı olan malikinde bulunduğu "muvafakatname" başlıklı belgede "zemin katta bulunan mal sahipleri ... ve ... olan dükkanın pasta salonu olarak işletilmesine, dükkanın önü ve yan bahçesini kullanılmasını, apartman tuvalet aydınlığından galveniz borusu ile baca çıkarmasını, ... ocağının davlumbazını kalorifer bacasına bağlamasını ” şeklinde muvafakat verdikleri anlaşılmıştır.
Buna göre; mahkemece yerinde uzman bilirkişiler marifetiyle yeniden inceleme yaptırılarak, onaylı mimari proje getirtilip yerinde uygulanarak, dosya içerisinde bulunan" muvafakatname” başlıklı belge de dikkate alınarak müdahale edilen yerler ayrıntılı olarak tespit edilerek krokiye de bağlanmak suretiyle hiçbir kuşku ve duraksamaya meydan verilmeden belirlenip, varsa yapılan müdahalelerin muvafakatnameye herhangi bir aykırılık oluşturup oluşturmadığı, oluşturmuyor ise dava açılmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesi kapsamında değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre;
Anayasanın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Yine 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunun 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır.
Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.” şeklinde ifadesini bulmuştur.
Diğer taraftan belirtmek gerekir ki salt olaya uygulanacak normatif düzenlemeye gerekçe de yer verilmesi kararın gerekçeli olduğu anlamına gelmez.
Karar yukarda belirtilen hukuki hükümlere göre gerekçelendirilmeli, tarafları iddia ve savunmasına göre maddi olay saptanmalı, hukuki nitelendirme ve uygulanacak hukuk kuralları belirlenmeli, deliller tartışılmalı, kurallar olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Usule aykırı olarak gerekçesiz karar verilmesi hatalı olup, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.