Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15517
Karar No: 2017/3601
Karar Tarihi: 25.04.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/15517 Esas 2017/3601 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/15517 E.  ,  2017/3601 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    .

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalılardan Orman Yönetimi ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili .... Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 23.03.2011 tarihli dava dilekçesiyle; sınırlarını bildirdiği Yahşiler köyünde bulunan 31000 m2 yüzölçümlü taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın yetki yönünden reddi ile yetkili .... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmazın öncesi nehir yatağı olduğundan zilyetlikle ve imar ihya yolu ile kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, davalı Hazinenin tescil talebinin kabulü ile 24.10.2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) ile gösterdiği 30283,50 m2"lik kısmın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılardan Orman Yönetimi ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu bulunmamaktadır. Arazi kadastrosu ise 1956 yılında yapılmıştır.
    1)İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından davalı ... Yönetimin temyiz taleplerinin reddi gerekmiştir.
    2)Davalı ... köyünün 6360 sayılı Kanunun gereğince tüzel kişiliği karar tarihinden önce kaldırılarak mahalle olarak ilçe belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmadığından 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için köyün bağlı bulunduğu ilçe belediye başkanlığı yanında ayrıca ... davaya dahil edilerek, taraf teşkilinin sağlanmış olması usul ve kanuna uygun olup davalı ..."nın temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    3)Davacının temyiz itirazlarına gelince; davacının imar-ihya ve zilyetlikle talep ettiği taşınmazın öncesi ... Nehrinin yatağı içinde bulunduğundan mahkemece bu talebi reddedilmiş olup sorun öncesi dere yatağı içinde bulunan bu taşınmazın imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılıp kazanılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin olağanüstü zamanaşımı veya başka bir yoldan kazanılması ve tapu siciline tescil edilmeleri mümkün değildir. Ancak Devletin hüküm ve tassarrufu altındaki yerlerle ilgili düzenlemeye yer veren Türk Medeni Kanunu(TMK)"nın 715. maddesinin son fıkrasında, sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı,
    korunması, işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu açıklanmıştır.
    Nitekim; 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadasro Kanunu (KK)"nun 17. maddesinde imar ve ihya kurumuna yer verilmiş ve bu yoldan taşınmaz kazanılması imkanı getirilmiştir.
    3402 sayılı Kanunun "ihya edilen taşınmaz mallar" başlığını taşıyan 17. Maddesi: "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." hükmünü içermektedir.
    Anılan madde gereğince, orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerin, aynı Kanunun 14. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde imar ve ihya yoluyla kazanılması mümkün bulunmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki; 3402 sayılı Kanun"un 17. maddesi aynı Kanunun 33/3. maddesi gereğince genel hüküm niteliğinde olup, Kadastro Kanunu"nun uygulandığı yerler dışında bulunan taşınmazlar hakkında da uygulanır.
    Bir yerin imar-ihya ile kazanılabilmesi için öncelikle taşınmazın orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan arazilerden olması gerekir. Kamu hizmetine tahsis, hukuken olabileceği gibi fiilen de olabilir. Kamu hizmetine tahsis edilmeyen, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, orman sayılmayan çalılık, makilik ve fundalık gibi topraklar imar ve ihyaya müsait olan yerlerdir. Makilik ve fundalık yerler orman toprağı ise imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir. Zira kanun koyucu Anayasa"nın 169 ve 170. maddelerini gözeterek ormanların imar ve ihya ile kazanılmasını yasaklamıştır.
    Aynı ilkenin bir sonucu olarak, 3402 sayılı Kanunun 16/A maddesinde belirtilen hizmet malları, 16/B maddesinde belirtilen orta malları, yollar, meydanlar ile 16/C ve 16/D maddelerinde belirtilen taşınmazların imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir.
    Nitekim, nehir ve çay gibi akarsuların eski (terk edilmiş, metruk) yatakları, kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Ancak bu yerlerin koşulları oluştuğu takdirde imar ve ihya ile kazanılması mümkündür. Buna karşılık aktif nehir, çay yatakları etki alanında bulunan yerlerin imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir (HGK"nın 02.10.1996 gün ve 1996/20-429 E., 1996/643 K.; HGK"nın 18.02.1998 gün ve 1998/4-122 E., 1998/138 K. sayılı ilamları).
    İmar ve ihya ile edinilebilecek taşınmazın niteliği yanında, tapu sicilinde kayıtlı olmaması da gerekmektedir. Tapuda Hazine yada gerçek ve tüzel kişiler adına kayıtlı taşınmazların imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir. Ayrıca il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmazlar da imar ve ihya ile kazanılamazlar.
    Bir yerin imar ve ihya ile kazanılması için taşınmazın emek ve para sarfedilerek tarım arazisi haline getirilmesi gerekir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bir taşınmazın tarım arazisi haline getirilmesi halinde imar ve ihyadan söz edilebilir. Ekime, dikime ve ürün yetiştirmeye müsait olmayan yerler ihya edilecek taşınmazlardır.
    Emek ve masraf gerektirmeyen, zilyetliğin sürdürülmesi seviyesindeki, taşınmazın daha verimli hale getirilmesi gibi çalışmalar imar ve ihya sayılmaz. Bu tür yerlerin imar-ihyaya gerek olmaksızın, TMK"nın 713/1 ve KK"nın 14. maddeleri gereğince kazanılmaları mümkündür.
    Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bir yerin emek ve para sarf edilerek tarım toprağı haline getirdikten sonra güçlendimek amacıyla yapılan işlemler ihya olgusu içinde kabul edilmelidir.
    Taşınmaza tarım arazisi niteliği kazandırmayan uğraşlar, meydana getirilen eserler KK"nın 17. maddesi kapsamında imar ve ihya olarak kabul edilemez.
    Maddi olgu olan imar ve ihya, her türlü delil ile kanıtlanabilir. Her somut olayın özelliğine göre, yerel bilirkişi, tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları gibi deliller imar ve ihyanın kanıtlanmasında kullanılabilir.
    İmar ve ihya tek başına taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli bir olgu değildir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 17. maddesindeki yollama gereğince aynı Kanunun 14. maddesinde belirtilen zilyetliğin nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla 20 yıldan fazla sürmesi gerekmektedir. 20 yıllık süre imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren hesaplanır (H.G.K., 20.03.2013 tarih, 2012/8-869
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
    Davacının talep ettiği taşınmazın, 30.10.2014 tarihli uzman orman bilirkişi kurulu raporu gereğince hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yapılan inceleme ve araştırmada öncesinin orman olmadığı belirlenmiştir. 05.11.2014 tarihli jeoloji ve ziraat bilirkişilerinin ortak raporlarında jeoloji bilirkişisi .... Nehrinin 1956 yılında davaya konu taşınmazın güney komşusu 342 parsel nolu taşınmazın hemen kuzeyinden aktığını, taşınmazın 1957 yılında ... Nehri yatağı içinde kaldığını, nehrin 1975 yılında 100 metre daha kuzeye kaydığını ve 1983 yılında ... Nehri üzerine ... Barajı yapılması ile de taşkınların tamamen durduğu nehir yatağının 1956 yılından 1983 yılına kadar toplam 130 metre güneyden kuzeye doğru yatak değiştirerek şu anki halini aldığını belirtmiştir. Ziraat bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmaz ile ... nehri arasında davaya konu olmayan taşınmaz üzerinde 30-35 yaşlarında okaliptüs ağaçlarının olduğu, dava konusu taşınmazın 20 yaş civarı narenciye ağaçları ile kapalı bahçe olduğunu ve 25-30 yıldan bu yana kullanıldığını belirtmiştir. Keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişilerde taşınmazın davacı tarafından yaklaşık 30 yıl önce imar-ihya edildiği, 10 yıl süreyle karpuz ve fıstık ekmek suretiyle taşınmazı tarla olarak kullandığı yaklaşık 20 yıl öncede taşınmaza greyfurt ağaçları dikmek suretiyle narenciye bahçesi olarak kullanmaya devam ettiğini beyan etmişlerdir. Tüm bu bilgiler birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın ... Nehrinin yatak değiştirmesi nedeniyle son şeklini 1983 yılında aldığı ve o tarihten bu yana 20 yılı aşkın süredir davacı tarafından imar-ihya edilmek suretiyle kullanıldığı belirlendiğine göre davacının davasının kabulüne karar vermek gerekirken, yerel mahkemenin dava konusu taşınmazın öncesinin nehir yatağı olduğundan zilyetlik ve imar-ihya yolu ile kazanılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesi yerinde olmadığından bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: 1- Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle; davalılardan Orman Yönetimi ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2) Üçüncü bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/04/2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi