21. Hukuk Dairesi 2015/5944 E. , 2016/5702 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitiyle, kazanmış olduğu ...000.TL"nin kesenek iadesinin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı ... A.Ş. bünyesinde ....03.1982 - 01.01.2011 tarihleri arasında Kurum sigortalısı olarak hizmetlerinin tespiti ile davalı Kurum nezdinde hak kazanmış olduğu ...000,00 TL tutarındaki keseneklerinin iş akdinin feshi tarihinden itibaren işletilecek kanuni faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde yazılı gerekçelerle davanın Davanın KISMEN KABULÜ ile;...T.C.Kimlik Numaralı davacı ..."ın; Kesenek iadesine ilişkin talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla REDDİNE, 04.09.1986 -....09.1986 tarihleri arası hizmet süresinin ... gün, 01.....1986-03.....1986 tarihleri arası hizmet süresinin 4 gün olup ..."ya bildirilmediği, bu döneme ilişkin prim esas kazançlarının Ekim 1986 ücretlerine ilave edilerek ödenmiş ve bildirimi yapılmış olduğundan ücret yönünden ayrıca tespit yapılmasına yer olmadığının TESPİTİNE, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/315 Esas 2013/626 sayılı dosyasında davalı ...bünyesinde 04.09.1986-01.4.2008 tarihleri arasında eksik günlerinin tespitini istediği, mahkemece davanın kabulü ile davacınınm1989/1. Döneminde 4 ay süre kesintisiz çalıştığının tespitine karar verildiği, kararın Dairemiz tarafından onanarak kesinleştiği, eldeki davada ise davacının 04.09.1986 -....09.1986 tarihleri arası ... gün, 01.....1986-03.....1986 tarihleri arası 4 gün çalıştığının tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.
...Hizmet tespitine ilişkin dava açısından;
Eldeki davada uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, yargılama hukuku açısından “dava şartı” ile “kesin hüküm” kurum ve kavramlarının temel hukuki esasları üzerinde durulmasında yarar vardır. Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/...-... Esas, 2003/57 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamada bulunabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de
- yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir.Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar varolmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması yada bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davayı mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir. Bu bağlamda, olayla sıkı bağlantısı nedeni ile hemen vurgulayalım ki, dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile (HUMK. m.237, ...m.303) çözümlenmemiş olması da dava şartıdır. Bu olumsuz dava şartı adıyla adlandırılır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), dava sebeplerinin(vakıaların) ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur (HUMK.m.237, ...m.303).
Kesin hüküm, hem bireyler için hem de Devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemede; (Yargıtay’da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay’da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) da, dahası bozmadan sonrada ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığı, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez.
Bu açıklamalar paralelinde eldeki davada;....03.1982 tarihinden itibaren tespit talebinde bulunulsa da davacının bu tarihte askerde olduğu ........1983 yılında terhis olduğu, 1984 ve 1985 yıllarına ait hiçbildirim olmadığı ve kamu işyeri statüsündeki davalı yanında çalıştığının ispat edilemediği, 04.09.1986 yılında davalı işveren tarafından davacının işe giriş bildirgesinin kuruma verildiği, bu tarihten sonraki süreler açısından da davacının davaya konu hizmetinin tespitine dair ilk hükmün davacının 04.09.1986-01.04.2008 tarihleri arsındaki çalışmasının tespitine ilişkin olduğu ve dairemiz kararıyla onanmak suretiyle kesinleştiği,davacının ....02.1990 tarihinden sonra da 4/c kapsamında memur olarak çalışmaya devam ettiğinden bu tarihten sonraki talebin de İdari Yargının görevine girdiği, eldeki davada da mahkemce 04.09.1986 -03.....1986 tarihleri arası günlerin tespitine karar verildiği, bu sürelerin ilk davadaki süreler içinde olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki ilk hükmün tespitine karar verilen tarihler açısından kesin hüküm olduğunda kuşku bulunmadığı gibi, taraflar yönünden usulü kazanılmış hak durumu oluşturması nedeniyle bağlayıcılığı tartışmasız olduğundan hizmet tespitine ilişkin davanın 1982-04.09.1986 tarihleri arasındaki sürenin ispatlanamadığından reddine 04.09.1986 tarihinden ....02.1990 tarihine kadar olan sürenin ise kesin hüküm nediyle reddine, ....02.1990 tarihinden sonraki sürenin de idari yargının görevine girdiğinden usulden reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2- Kesenek iadesine ilişkin dava açısından;mahkemece birleştirilmiş hizmetleri ile emeklilik aylığına hak kazandığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, görevli yargı yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 114/...b maddesine göre "yargı yolunun caiz olması" dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası 01.....2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Yasa"nın 101.maddesine göre bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.
5510 sayılı Yasa"nın "5434 sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri" başlıklı Geçici 4.maddesinin 4.fıkrasına göre "Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, ........2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla iptal isteminin reddine karar vermiş ve kararın gerekçe bölümünde 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ...’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edeceğinden bunlara ilişkin ihtilaflarda idari yargının görevli olmaya devam edeceği ifade edilmiştir. Anayasa"nın 153/son maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar. Anayasa Mahkemesi kararları ile doktrindeki ağırlıklı görüş; Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçesinin de bağlayıcı olduğu yönündedir.
Öte yandan Uyuşmazlık Mahkemesinin 4....2012 tarihli 2012/64-83 Esas ve Karar sayılı kararında 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun ......a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, emekli kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği, 5510 sayılı bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği sonucuna varılmıştır.
Somut olayda, 5434 Sayılı Kanunda düzenlenen kesenek iadesine ilişkin uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK"nın 114/...b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, ....03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.