1. Hukuk Dairesi 2014/1991 E. , 2015/830 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2013
NUMARASI : 2012/937-2013/547
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden paydaş bulunduğu 1,2 ve 6 parsel sayılı taşınmazlara davalının haksız olarak inşaat malzemeleri depolamak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddiaların yerinde olmadığını, işgalci konumunda bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1,2 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarda davacının pay sahibi olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkınının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" şeklinde mülkiyet hakkının içeriği belirlenmiştir. Öte yandan, elatma bir haksız fiil olup, taşınmaza fiilen müdahale eden aleyhine elatmanın önlenmesi davası açılabileceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; davalı yargılama sırasında sadece 2 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan N..S.. rızası ile o taşınmazın 500 m2 lik bölümünü 2011 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2012 yılı Ocak ayı olmak üzere toplam 3 ay süre ile kullandığını, kış şartalarında taşınmaz kullanıma müsait olmadığından tahliye ettiğini ve bir daha kullanmadığını, diğer taşınmazlara ise hiç bir şekilde müdahalesinin bulunmadığını savunmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü, molozların davalı tarafından dökülüp dökülmediğinin saptanmasına ve davalının hangi taşımazı hangi tarihlerde inşaat malzemesi depolamak suretiyle kullandığının belirlenmesine bağlıdır. Anılan hususların tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği de kuşkusuzdur.
Nitekim, keşif sırasında dinlenen davalı tanıkları, davalı şirketin inşaat malzemesi koymak suretiyle depo olarak kısa süreliğine kullandığını, molozların davalı tarafından değil başkaları tarafından döküldüğünü, davalının çok önceden taşınmazdan ayrıldığını açıklamışlar, bilirkişiler ise krokide gösterilen molozların yapısı itibariyle eski tarihlerde dökülmüş olabileceğini, inşaat malzemelerinin ise keşif tarihi itibariyle taşınmazlarda bulunmadığını belirtmişlerdir.
Öte yandan; daha önce davacının aynı taşınmazlara yönelik aynı konuda üçüncü kişi aleyhine açtığı İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/409 esas sayılı davanın 20.01.2012 tarihinde yapılan keşfinde dinlenen davalı tanıklarıda taşınmazlar üzerinde bulunan inşaat malzemelerinin bir kısmının davalı şirkete ait, bir kısmının ise dava dışı üçüncü kişilere ait olduğu yönünde beyanda bulunmuşlardır.
Bu durumda; davalının savunmasının aksini kanıtlayacak her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil ileri sürüldüğünü söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; davalının savunmasının aksi kanıtlanamadığından dava tarihi itibariyle bir müdahale olmadığına göre elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın reddine, ecrimisil isteği bakımından ise 2011 yılı Kasım ve Aralık ile 2012 yılı Ocak olmak üzere toplam 3 aylık süre için hesaplanacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.