1. Hukuk Dairesi 2014/16639 E. , 2015/831 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BULANCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2014
NUMARASI : 2013/268-2014/170
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, kayden paydaş oldukları 1610, 1612, 1615, 1621 ve 1691 parsel sayılı taşınmazlara davalının fındıklarını toplamak suretiyle elattığını, tasarruflarına engel olduğunu ileri sürerek 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ait fındık gelirinden paylarına isabet eden ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, intifadan men koşulunun gerçekleşmediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların davalı tarafından kullanıldığı gerekçesi ile ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 1610, 1612, 1615, 1621 ve 1691 parsel sayılı taşınmazların taraflar ile birlikte üçüncü kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazlarda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; davalının intifadan men olgusunun gerçekleşmediği yönündeki savunmasına delil olarak gösterdiği ve davacı tarafa gönderildiği iddia edilen 10.04.2007 tarih 3102 yevmiye ile 8.5.2009 tarih 3616 yevmiye nolu ihtarnameler dava dosyasında hazır edilmemiştir.
Öte yandan; davalının savunması, savunmayı doğrulayan tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre çekişme konusu taşınmazlardan 1691 sayılı parselde davalının herhangi bir tasarrufunun bulunmadığıda anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; çekişme konusu 1691 parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi, diğer parseller yönünden ise 10.04.2007 tarih 3102 yevmiye ile 8.5.2009 tarih 3616 yevmiye nolu ihtarnamelerin dosyada hazır edilerek içeriğinin incelenmesi, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.