3. Hukuk Dairesi 2013/17113 E. , 2014/1284 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/421-2013/246
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin tapuda annesi F.. D.. adına kayıtlı olan dairenin elektrik aboneliğini kendi üzerine aldığını, 23/07/1997 tarihinde dairenin H.. A.."ya satışı yapılarak tapuda adına tescil edildiğini, H.. A.."nın tescil tarihinden itibaren söz konusu daireyi kullanmasına rağmen hiçbir faturayı ödemediğini, müvekkilinin defalarca davalı kuruma dilekçeyle başvurmasına rağmen hiçbir sonuç alamadığını, 13/04/2010 tarihi itibariyle aboneliğin 16.054,84 TL"lik borcunun müvekkili adına görüldüğünü ve müvekkilinin icra takibi tehdidi altında kaldığını öne sürerek, müvekkilinin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının taşınmazın 23/07/1997 tarihli satışı sonrası abonelik sözleşmesini iptal ettirmeyerek, mevcut zararın doğmasına ve usulsüz elektrik tüketimine sebebiyet verdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 25/09/2002 tarihi ve 24877 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe girdiği, ödenmeyen ilk faturanın ise 2000/09 dönemine ait olduğu, o tarih itibariyle yürürlükte olan 09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin esas alınması gerektiği, sonradan yürürlüğe giren yönetmeliğin davacının hukuki durumunu düzenleyen eski yönetmeliğin sağladığı "hukuki güvenceyi" ortadan kaldıramayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 291,70 TL borçlu olduğu, bunun dışında kalan kısım için davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Yönetmelikler ancak yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki dönemlerde gerçekleşen olaylara uygulanabilir. Daha önce gerçekleşen olaylara sonradan yürürlüğe giren yönetmeliklerin uygulanarak alacak hesabı yapılması mümkün olmadığı gibi, yönetmeliklerin yürürlükten kaldırılmasından sonra gerçekleşen olaylara da yürürlükten kaldırılmış eski yönetmelik hükümlerinin uygulanması dahi mümkün değildir.
Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği 01.03.2003 tarihinde yürürlükten kaldırılmış ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.
Somut olaya gelince, davacı üzerine kayıtlı aboneliğe ilişkin olarak davalı tarafından 2000/09.dönem ile 2011/02.dönem arasındaki sürede otomatik dönem tahakkuku adı altında 72 ayrı fatura karşılığı olarak 16.054,84 TL tahakkuk yapılmıştır. Mahkemece, bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, tahakkuk dönemlerinde yürürlükte olan iki ayrı yönetmelik hükümlerine göre ayrı ayrı değerlendirme yapılmamıştır. Davacı talebine ilişkin değerlendirmenin, tahakkuk tarihleri dikkate alınarak, 01.03.2003 tarihinden önceki tahakkuklar için Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği hükümlerine, bu tarihten sonraki tahakkuklar için ise Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre ayrı ayrı yapılması gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin, tahakkuk tarihleri dikkate alınarak 01.03.2003 tarihinden önceki tahakkuklar için Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği hükümlerine, bu tarihten sonraki tahakkuklar için ise Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre ayrı ayrı hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.