3. Hukuk Dairesi 2013/16870 E. , 2014/1301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 14.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2013
NUMARASI : 2011/342-2013/26
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, sitede ana sayaç sökülüp sayaç ilavesi yapılarak kazan dairesinden ayrı bir hat çekilip kaçak su kullanıldığı iddiası ile hakkında davalı tarafından kaçak su tutanakları düzenlendiğini, bu tutanaklar esas alınarak kaçak su bedeli tahakkuk ettirildiğini, kaçak su kullanılmadığını öne sürerek, davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı site yönetiminin çim sulama suyu olarak kullanılan suyun doğal olarak havuzda toplanan kaynak suyu olduğu sulama fazlasının da davalıya ait genel kanalizasyona aktarılmadığı gerekçesiyle davacının davalıya 13.922,96 TL borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
1-Davacının temyiz istemine gelince; mahkeme hükmü davacı vekiline, 14.03.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK’ nun 432. maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 03.04.2013 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebilir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, peşin harcın istek halinde iadesine;
2-Davalı tarafın temyiz itirazlarına gelince; 1086 sayılı HUMK 295/1 maddesinde, mahkeme ilamlariyle katibiadillerce re"sen tanzim olunan senetlerin sahteliği ve salahiyattar memurların salahiyetleri dahilinde usulüne tevfikan tanzim veya tasdik ettikleri vesikaların hilafı ispat olununcaya kadar delili kati teşkil edeceği açıklanmıştır.
6100 Sayılı HMK 204/2.maddesinde ise, yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı açıklanmıştır.
Somut olayda, davalı elemanlarınca yapılan kontroller sırasında, davacının ana sayaç sökülüp sayaç ilavesi ile kazan dairesinden ayrı bir hat çekilerek kaçak kullandığı saptanarak 26.04.2011 tarihli kaçak su tutanağı düzenlenmiştir. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, davacı site yönetiminin çim sulama suyu olarak kullanılan suyun doğal olarak havuzda toplanan kaynak suyu olduğu sulama fazlasının da davalıya ait genel kanalizasyona aktarılmadığı, tutanakta belirtilen yerlerin faal olmadığından kaçak su kullanılmadığı açıklanmış, mahkemece bu rapor benimsenerek hükme esas alınmıştır. Dosya içerisinde bulunan 26.04.2011 tarihli kaçak su tutanağında, ana sayaç sökülüp sayaç ilavesi ile kazan dairesinden ayrı bir hat çekilerek konut-spor salonu-wc-banyoda kaçak su kullandığı tespit edilmiştir. Kaçak su tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Somut olayda davacı, tutanağın aksini ispat edememiştir. Tutanak içeriği ile davacının ASKİ’ye ait şebekeden kaçak su kullandığı kesin bir biçimde saptanmış olup, bu nedenlerle davacının kaçak su kullanılmadığı yönündeki beyanına itibar edilemeyecektir.
Oluş ve kabule göre, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak su bedelinin, kaçak su tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan ASKİ Tarifeler Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.