3. Hukuk Dairesi 2013/15974 E. , 2014/1330 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 9.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2012
NUMARASI : 2011/416-2012/819
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dilekçesinde Gebze Aile Mahkemesi"nin 2006/223 Esas ve 2006/524 Karar sayılı kararında eşi ve çocuklarına nafaka bağlandığını, davalının bu karara dayanarak Fatih 2.İcra Müdürlüğü"nün 2011/3798 Esas sayılı dosyası ile hakkında icra takibi başlatıldığını, çocukların velayetinin annelerine verildiğini ve çocuklar için nafaka kararı verilmiş olmasına rağmen müşterek çocukların daima kendi yanında kaldığını, çocukların tüm ihtiyaçlarını kendinin karşıladığını, davalının kötüniyetli davranarak icra takibini başlatığını, çocuklarına kendisinin baktığı için herhangi bir nafaka borcunun bulunmadığını, davalının başka bir erkekle adresini bilmediği bir yerde yaşadığını çocukların velayetini almak için Gebze Aile Mahkemesinde dava açtığını çocukların velayetinin tedbiren tarafına verildiğini Fatih 2.İcra Müdürlüğü"nün 2011/3798 Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin durdurulmasını, iştirak nafakası borcunun bulunmadığının tespitine ve takibin bu yönde iptaline, takipte belirtilen kadar borcunun olmadığının tespit edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; para alacaklarına karşı borçlunun ancak borcu ödediğine dair makbuz, belge veya banka dekontu ile ödediğini belgelendirmek zorunda olduğunu, yazılı belge ile bu durumu ispatlaması gerektiğini, bu nedenle yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; takip tarihi itibari ile müşterek çocuklardan Betül ve Burcu"nun ergin oldukları davalı annenin ergin çocuklar hakkında takip ehliyetinin bulunmadığı, tanık beyanlarına istinaden davalı ve müşterek çocukların boşanmadan sonra da davacıya ait evde kira vermeden oturdukları davacının bu evin bütün giderlerini ve davalı ve müşterek çocukların masraflarını karşıladığı gibi her ay 500 TL verdiği bu suretle yapılan ödeme bakım ve masrafların nafakaya ilişkin olduğunun kabulü gerektiği davalının davacıya ait evden ayrıldığı 26/07/2009 tarihinden takip tarihine kadar geçen sürede toplam 3.300 TL yoksulluk nafakası alacağının bulunduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile davacının 22.650 TL borcunun bulunmadığının tespitine, fazla isteğin reddine hükmolunmuş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Davalı annenin velayetine bırakılan müşterek çoçuklardan Betül ve Burcu yararına hükmolunan iştirak nafakalarının müşterek çoçukların ergin olduğu tarihe kadar işleyecek kısım yönünden (Betül Öztürk yönünden 24.07.2006, Burcu Öztürk yönünden 08.08.2008 rüşt tarihlerine kadar olan kısım yönünden) annenin icra takibi yapmasında hukuka aykırılık bulunmamamaktadır. Mahkemece, müşterek çocuklardan Betül ve Burcu"nun takip tarihi itibariyle ergin oldukları davalının ilgi çoçuklar yönünden takip talebinde bulunamayacaği yönündeki belirlemesi yerinde değildir.
2-)Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya aittir. Davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Ancak, davacı borçlu aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebep ile son bulduğunu ileri sürüyor ise, ispat yükü davacı borçluya geçecektir.
Somut olayda, alacağın miktarı yönünden tanık ile ispatı mümkün olmayıp, davacının da dilekçesinde “her tür delil” demek suretiyle “yemin” deliline dayandığı, yargılama aşamasında da yemin deliline dayandıklarını açık bir biçimde tekrarlamalarına karşın, mahkemece yemin teklif talebinin davalı tarafa iletilmeden ve bu konuda davalı tarafın beyanı alınmadan, herhangi bir gerekçe de sunulmayarak, re"sen reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Bu nedenle, mahkemece, davacı tarafa iddiasını ispat için, davalı tarafa yemin teklif talebi iletilerek ve bu konuda beyanı alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.