
Esas No: 2018/1162
Karar No: 2018/2275
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/1162 Esas 2018/2275 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesi delaletiyle TCK"nın 314/2, 62,53, 58/9, 63. maddeleri ve 3713 sayılı
Kanunun 5/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararına yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan sanığın, hükümden önce 25.08.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı K.H.K’nın 147. maddesiyle değişik CMK’nın 196/4. maddesinde öngörülen zorunluluk halinin ne olduğu belirtilmeden yargılamanın hiçbir aşamasında mahkeme salonunda hazır bulundurulmaksızın SEGBİS yöntemiyle savunması alınıp son sözü sorulmak suretiyle yargılamanın tamamlanıp CMK’nın 289/1-h maddesi kapsamında aynı Kanunun 196/4. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,
2-Sanık savunması, tespit ve değerlendirme tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş olmakla yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Temyiz aşamasına kadar etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini söyleyen, aşamalarda kaldığı yurt müdürünün, yurtta görevli belletmenlerin ve telefonuna ByLock yükleyen şahsın isimlerini söyleyen ve bu beyanları ikrar olarak kabul edilerek hükme esas alınan sanığın TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlıktan faydalanma şartları açıkça anlatılmak suretiyle beyanının teferruatlı olarak alınması, gerekirse ismini verdiği şahıslarla ilgili kolluk marifetiyle araştırma yapılıp teşhis yöntemine başvurulması, verdiği bilgilerin sanığın örgütte geçirdiği süre ve konumu itibariyle yeterli olup olmadığı da değerlendirilerek, sanık hakkında TCK"nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılıp sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Silahlı terör örgütüne üye olduğu kabul edilen sanık hakkında ceza hükmü tesis edilirken atıf maddesi olarak 3713 sayılı Kanunun 7/1. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
4-Silahlı terör örgütüne üye olma suçu temadi eden suçlardan olup yakalanma ile temadi kesileceğinden bölge adliye mahkemesinin gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "15.07.2016" olarak yazılması,
Hukuka aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, mevcut delil durumu ve sanığın tutuklulukta geçirdiği süre gözetilerek sanık ve müdafiinin tahliye talebinin reddi ile tutukluluğun devamına, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi görüşüyle üye ...’in karşı oyuyla oyçokluğu ile 28.06.2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY:
Sayın çoğunluğun (1) ve (2) nolu bozma düşüncelerine iştirak etmiyorum.
Şöyle ki;
I- (1) nolu bozma nedeni yönünden;
Temyiz dilekçesinde belirtilmediği halde, CMK’nın 196/4. maddesinde öngörülen zorunluluk halinin ne olduğu belirtilmeden sanığın mahkeme salonunda hazır bulundurulmaksızın SEGBİS yöntemiyle savunmasının alınıp son sözünün sorulmasına ilişkin olarak temyiz incelemesi yapılıp yapılamayacağı hususunu ele aldığımızda;
Temyiz kanun yoluna başvurulduğunda, temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır (CMK m.294/1). Temyizde maddi inceleme yapılmadığı için, temyiz nedeni ancak hükmün hukuksal yönüne ilişkin olabilir (CMK m.294/2).
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu temyizde taleple bağlı bir yargılama sistemi kabul etmiştir (CMK m. 301). Temyiz yargılaması, mahkemelerin hükümlerinde hukuka aykırılık olduğu iddiası üzerine açılan kanun yolu davası ile ortaya çıkan uyuşmazlığı çözmek için hâkimlerin yaptıkları faaliyet olduğuna göre her kanun yolu davasında olduğu gibi, hakimlerin iddialı, yani ihtilaflı konuları ele almaları kaideyi teşkil eder. Temyiz yargılaması tam olmalıdır (CMK m.301). Temyiz yargılamasının tam olması, birleştirilmiş iken, temyiz edilemez oluş veya temyiz edilmeyiş gibi bir nedenle kanun yolu bakımından ayrılmış sayılması gereken muhakemelere ait hükümlere de bakılacağı anlamına gelmez. Bundan dolayı yalnızca temyiz başvurusunda belirtilen ve hukuka aykırı olduğu söylenen noktalar teker teker incelenmelidir (Feridun Yenisey/Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. Baskı, Ekim 2015 (Ankara), s.939-941).
Yargıtay, yalnızca temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlıklardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında inceleme yapacağından (CMK m. 301), Yargıtay’ın temyiz başvurusunda belirtilen dışında bir hukuka aykırılık görmesi halinde, buna dayanarak hükmü bozması mümkün değildir. Yargıtay, ya temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ya da temyiz isteminin usule ilişkin eksikliklerden kaynaklanması haliyle sınırlı olarak temyiz başvurusunda bu usuli eksiklikleri belirten olaylar hakkında incelemeler yapmak ve bir bozma nedeni varsa buna dayalı olarak bozma hakkını haizdir (Yener Ünver/Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 12. Baskı, Ankara 2016, s. 814).
Somut olayda; gerek sanık gerekse sanık müdafii temyiz dilekçesinde, usule ait bir işlem olan CMK’nın 196/4. maddesinde öngörülen zorunluluk halinin ne olduğu belirtilmeden sanığın mahkeme salonunda hazır bulundurulmaksızın SEGBİS yöntemiyle savunmasının alınıp son sözünün sorulduğuna yönelik temyiz süresi içerisinde bir temyiz nedeni belirtmemişlerdir.
Açıklanan nedenlerle; bu husus sanık ve müdafii tarafından verilen dilekçelerde temyiz süresi içinde açıkça ve somut bir şekilde temyiz nedeni olarak gösterilmediğinden temyizde taleple bağlılık kuralı uyarınca hükmün CMK’nın 196/4. maddesi yönünden temyizen incelenemeyeceği görüşüyle, öncelikle bu sebepten dolayı sayın çoğunluğun (1) nolu bozma düşüncesine katılmamaktayım.
Buna rağmen, temyiz incelemesinin yapılabileceği kabul edilse dahi;
Aynı suçtan Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan sanığın, ilk ve son savunmasının yapıldığı 15.08.2017 ve 16.11.2017 tarihli ile esasa ilişkin delillerin toplandığı 09.11.2017 tarihli duruşmalara SEGBİS ortamında katılımı sağlanmış ve duruşmalarda da sanık müdafii hazır bulunmuştur. Duruşmanın SEGBİS ortamında yapılmasına gerek temyiz dilekçelerinde süresi içerisinde gerekse duruşmalarda sanık veya müdafii tarafından itiraz edilmediği gibi, sanık 15.08.2017 tarihli duruşmada savunmasını huzurdaki müdafii ile birlikte yapacağını açıkça belirterek savunmasını yapmış, 09.11.2017 tarihli duruşmada toplanan delillere diyeceklerini söylemiş, 16.11.2017 tarihli duruşmada da esas hakkındaki son savunması ile son sözünü bildirmiştir.
Bu nedenle; hem temyiz dilekçelerinde süresi içerisinde hem de duruşmalarda sanık ya da müdafiinin itirazlarının bulunmaması ve CMK’nın 196/4. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, sanığın duruşmada bizzat hazır edilmeyerek SEGBİS ortamında duruşmaya katılımının sağlanmasında yasaya aykırılık bulunmadığı görüşüyle de, sayın çoğunluğun (1) nolu bozma düşüncesine iştirak etmek mümkün olmamıştır.
II-(2) Nolu bozma nedeni yönünden;
Ceza Genel Kurulu’nun 08.12.2015 tarih ve 2014/14-710 esas, 2015/502 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; öğreti ve uygulamada; "bir suçun işlenmesinden sonra failin, herhangi bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle, meydana gelen neticeyi ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarına etkin pişmanlık" denilmektedir.
Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için öncelikle kanunda o suç ve faili bakımından buna imkân tanıyan özel bir hüküm bulunması gerekir. Her suç açısından etkin pişmanlığın uygulanması mümkün değildir.
Etkin pişmanlığın bir şartı da, failin kanunda öngörüldüğü biçimde, pişmanlığını gösteren aktif bir davranışının bulunmasıdır. Gerçekten de etkin pişmanlığa ilişkin kanuni düzenlemeler incelendiğinde; "örgütü dağıtma ya da verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlama", "gerçeği söyleme" gibi çeşitli şekillerde failden işlediği suçla gerçekleşen haksızlığın neticelerini mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırmaya yönelik aktif davranışlarda bulunmasının arandığı görülmektedir. Gerçekleştirdiği haksızlığın neticelerini kanunun aradığı biçimde ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir aktif davranışta bulunmayan fail hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Nitekim kanun koyucu tarafından da etkin pişmanlığın adlandırılmasında sergilenmesi gereken davranışın bu özellikleri gözetilerek "etkin" kelimesi tercih edilmiştir.
Keza etkin pişmanlığın gündeme gelebilmesi için, bu yöntemin kullanılması suretiyle suçun ortaya çıkarılması ve failine ulaşılıp cezalandırılması gerekir. Suçun ve faillerinin ortaya çıkarılmasında herhangi bir katkısı olmayan ve hükme de katkı sağlamayan beyanlardan dolayı cezasızlık veya azaltılmış ceza gündeme gelmez.
Etkin pişmanlığın uygulanabileceği haller ve uygulanma koşulları TCK’nın "etkin pişmanlık" başlığını taşıyan 221. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu kapsamda TCK’nın 221/4. maddesine baktığımızda;
TCK m. 221/4’e göre; örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, bu kişi hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçu nedeniyle cezaya hükmolunmayacaktır. Kişi kendi isteğiyle adli makamlara teslim olmayıp da yakalandıktan sonra bu bilgileri verdiği takdirde, hakkında örgüt suçu kapsamında verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirime gidilecektir.
Bu fıkrada iki ayrı durum bulunmaktadır;
Fıkranın ilk cümlesinde; suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan veya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen ya da örgüte bilerek veya isteyerek yardım eden kişilerden bahsedilerek, gönüllü olarak teslim olma, yani yakalanmama ve ek olarak örgütün yapısı ve bunun yanında faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi verilmesi şartları aranmış, ancak bu şartların varlığı durumunda fail hakkında cezaya hükmedilmeyeceği belirtilmiştir. Cezasızlık öngören etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için; sayılan bu faillerin gönüllü olarak teslim olmaları, yakalanmamaları ve bunun yanında örgütün yapısı ve varsa faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili yararlı, yani somut ve makul bilgiler vermeleri, TCK’nın 221/4. maddesinin ilk cümlesinde sayılan etkin pişmanlık halinin tatbiki için aranan şartlardır.
Fıkranın ikinci cümlesinde ise, kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi hâlinde ise, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezadan üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Fıkrada öngörülen etkin pişmanlığa bağlı azaltılmış ceza ile aynı maddenin ilk cümlesinde öngörülen cezasızlık halinin farkı, failin yakalanıp yakalanmaması ile ilgilidir. Fail, gönüllü olarak teslim olmaz, yakalanırsa, bu durumda cezasızlık değil, örgüt suçundan verilen cezanın belli oranda indirilmesi gündeme gelecektir. Cezada yapılacak indirim oranının tayin ve takdiri ise, somut olayın özelliklerine göre cezayı bireyselleştirecek olan hâkime aittir.
Fıkrada, failin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemesi şartı yer almamış ise de, bu fıkra hükmünden yararlanabilmek için amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemleri gerçekleştirmemiş ya da bu eylemlere iştirak etmemiş olması gereklidir.
Fail; sırf etkin pişmanlıktan yararlanmak için yanıltıcı, yanlış veya eksik bilgi verirse, bu durumda failin samimi olmadığı ve gerçek anlamda etkin pişmanlık göstermediği, etkin pişmanlığın görünürde kaldığı sonucuna varılır ki, TCK’nın 221. maddesinin uygulanmasından vazgeçilir.
Etkin pişmanlık, suçu ortadan kaldırmaz, ancak cezanın tatbik edilmemesine veya kısmen tatbikine dayanak olur.
Yerleşik yargısal uygulamalara göre;
5237 sayılı TCK.nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesinin amaç, kapsam ve madde gerekçesi birlikte nazara alındığında, TCK"nın 302. ve 309. maddelerinde yazılı amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli bir suç işleyen; yakalanan ve örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ve failler ile ilgili: örgüt içerisinde kaldığı süre ve üstlendiği konuma uygun ya da pişmanlık duyarak örgütün dağılmasına veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya ya da kanunun aradığı anlamda ya da konumuna uygun yeterli bilgi vermeyen; güvenlik güçlerine yakalandıktan sonra kolluk, savcılık ve sorgu ifadelerinde suçlamayı kabul ve pişman olduğunu beyan etmesine rağmen duruşmada aşamalardaki beyanlarından dönerek suçu inkar eden; yargılama aşamasında mahkeme huzurunda verdiği ifadede jandarma, Cumhuriyet savcılığı ve sorguda verdiği beyanlardan kısmen ancak esaslı noktalarda dönen; yakalanan ve suçlamayı kabul etmekten ibaret ifadeleri, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgiyi içermeyen; soruşturma aşamasında alınan ve ikrar içeren: kolluk ve el yazısı savunmalarını ya da savunma ve teşhislerini yargılama aşamasında kabul etmeyen; atılı suçlamayı reddeden; örgüte ne şekilde katıldıkları, katılımlarına kimlerin vasıta olduğu, örgütte bulundukları süre içerisinde irtibat kurdukları örgüt mensupları, varsa yardım edenler ile bu dönemde gerçekleşmiş ise eylemler hakkında samimi olarak bilgi vermeyen; suçun vasfına ilişkin kabulde ve örgütte kaldığı süre ile konumu itibarıyla verdiği bilgiler yeterli olmayan failler hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda;
Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma başlatılmış, yürütülen soruşturma sırasında sanık 19.10.2016 tarihinde yakalanmış,
21.10.2016 tarihinde emniyette müdafi huzurunda ifadesi alınan sanığa, TCK’nın 221. maddesindeki etkin pişmanlıktan yararlanabileceği ve 221. maddenin 4. fıkrasında yazılı hususlar aynen tutanağa geçirilmek suretiyle hatırlatıldığı halde, sanık ifadesinde suçu ve suçlamayı kabul etmemiş,
Sulh Ceza Hâkimliğindeki 25.10.2016 tarihli müdafii huzurundaki sorgusunda özetle; 2011-2013 yıllarında üniversiteyi kazandığını, 2011 yılında üniversite kaydı için ...’ye ve orada uygun fiyatlı olması nedeniyle Ufuk yurduna gittiğini, 2014 KPSS sınavı için Turgutlu’da ibret ve iffet isimli yurtta kaldığını, ... isimli bir “ağabey”in bu programı yüklediğini, Bylock’tan kuran hadisleri vs mesajlar geldiğini, yapının terör örgütü olduğunu kesinlikle bilmediğini ifade etmiş,
15.08.2017 tarihli duruşmadaki savunmasında özetle; üniversiteyi kazanınca ... ilçesine gittiğini, aylık ödemelerin uygun olması ve ödemeleri hasat zamanı ödenebileceğinden ... yurdunda kalmaya başladığını, bu yurdun FETÖ ile bağlantılı olduğunu ikinci sınıfın sonlarına doğru fark ettiğini, sohbet toplantıları yapıldığını, burada 2011-2013 yılları arasında kaldığını, 2014 yılının Temmuz ayları gibi Ufuk yurdundan tanıdığı ... isimli şahsın KPSS sınavı için uygun fiyatları kurslarının bulunduğunu söylediğini, kurs süresince Turgutlu’da bulunan ismini ibret veya iffet olarak tahmin ettiği bir yurtta kaldığını, Bylock programının bu yurtta soyadını bilmediği “Hasan abi” denilen şahıs tarafından telefonuna yüklendiğini, bu program yüklenirken kendilerine hadis, ayet gibi yazılar gönderileceğinin söylendiğini, hakkındaki iddiaları kesinlikle kabul etmediğini belirtmiş.
16.11.2017 tarihli duruşmada da, Bylock tespit ve değerlendirme tutanağı ile internet bağlantı iletişim sorgu sonuçlarının okunup diyecekleri sorulan sanık cevaben, Bylock içeriğinde ismi geçen kişileri tanımadığını, Hasan’ın gerçek isminin ne olduğunu da bilmediğini beyan etmiştir.
Sanık hakkında 221/4-2. cümlesinin uygulanması için yakalanan sanık örgüt üyesi olma suçunu kabul etmiş olmalı, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili örgütteki konum ve faaliyetlerine uygun yeterli bilgi vermelidir.
Sanık ... ise, tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmemiş, suçsuz olduğunu söylemiştir.
Bununla birlikte, HIS (CGNAT) kayıtlarına göre 10.11.2014-07.01.2015 tarihleri arasında Bylock sunucusuna ait IP adreslerine 323 kez bağlantı yaptığı halde kendisini örgüt üyeliğine götüren ve suçun sübutunu belirleyici Bylock’u örgütsel amaçla kullanmadığını savunmuş, 17.08.2017 tarihli “HTS Analiz Raporu” ve ekli tabloya göre haklarında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kapsamında soruşturma bulunan ve bir kısmıyla yoğun irtibatının olduğu şahıslar ve tanımadığını ifade ettiği Bylock listesine ekli kişiler ile ... yurdunda kaldığı sırada yapıldığını belirttiği örgütsel toplantılar ve bunları düzenleyenler ile katılanlar hakkında hiçbir bilgi vermemiş, tüm bunlara ilişkin teşhis ve açıklamada bulunacağına dair de bir beyanda bulunmamıştır.
Aksine, üniversite yıllarından itibaren yapının içerisinde yer alan sanık, örgütün yapısı ve örgütsel faaliyetler ile ilgili bildiklerini de Bylock programının telefonuna yüklenmesi, bu programı yükleyenin Hasan ve KPSS kursuna kayıt önerenin ... olduğu, kaldığı ... ve iffet veya ibret isimli yurtlar ile sınırlandırmıştır.
Görüldüğü üzere, dosya kapsamına göre sanığın, örgüte katılma sürecinde ve örgütte bulunduğu süre içerisinde irtibat kurduğu örgüt mensuplarına, yardım edenler ile bu dönemde gerçekleşen eylem ve faaliyetlere ilişkin örgüt içindeki konum ve örgütte faaliyet gösterdiği dönemle uyumlu ve yeterli bilgi vermediği anlaşıldığı gibi, eksik ve yanıltıcı olarak verdiği ifadelerinde dahi samimi değildir.
Ayrıca, sanığın temyiz aşamasında gönderdiği,
“…bu cadı avından farkı yoktur. Bunun örneği 1800 yıllarda fransada epilepsi hastalarını cadı denilerek yakılmıştır. Yarın herhangi bir parti veya geniş kitleye sahip bir topluluk darbeye kalkışsa o partiye oy vermiş insanlarda terör örgütü üyeliği olacak mıdır bu nasıl mantık suça göre değil, suçluya göre değil cadı avına göre nasıl adalet olur…” ibarelerini de içeren 27.03.2018 tarihli,
“…Şu an bylock kullandığımı falan ama bunun suç olmadığını anlatmayacam çünkü bunun suç olmadığını bunun siyasi dava olduğunu benden iyi biliyorsunuz…Cezaevinden çıkmanın şartlarını anladım öncelikle bylock, bankaysa, yurt, dernek vb kriterlere değil paranın olmasına …tanıdığın olmasına, sözü geçen bir tanıdığın olmasına, FETÖ Borsasına verecek milyon dolar olmasına…bağlı olduğunu…adam cezaevinden çıksa bile dışarıda iş bulamayacak çünkü fetöden işlem yapılmış. Bundan dolayı ülkemizi cezaevine yada korku ülkesine döndürüldü. Bir darbeden terör örgütü o terör örgütü ile bylock denilen bir programla onbinlerce insan cezaevlerine tıkılıyor gerçekten tarihe geçer. Çok şükür vicdanım çok rahat çünkü hiçbir suçum yok…Şimdi düşünüyorum ben bu kadar kinle neden insanlara suçsuz yere zulüm ediliyor anlamıyorum…” sözlerinin de yer aldığı 09.04.2018 tarihli dilekçelerde de örgütsel tavrını sürdürdüğü görülmektedir.
Diğer taraftan, mahkemenin TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma şartlarını müdafii de bulunan sanığa açıkça anlatmak gibi bir yükümlülüğü yoktur. Kaldı ki, 21.10.2016 tarihinde emniyette müdafi huzurunda ifadesi alınan sanığa, TCK’nın 221. maddesindeki etkin pişmanlıktan yararlanabileceği ve 221. maddenin 4. fıkrasında yazılı hususlar aynen tutanağa geçirilmek suretiyle hatırlatılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; somut olayda TCK’nın 221/4. maddesinin ikinci cümlesindeki koşullar gerçekleşmemiş olup, mahkemenin, örgüt üyesi olma suçunu kabul etmeyen, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili örgüt içindeki konum ve örgütte faaliyet gösterdiği dönemle uyumlu ve yeterli bilgi vermeyen sanık hakkında TCK’nın 221/4. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağını karar yerinde tartışmamasında, TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlıktan faydalanma şartlarını sanığa açıkça anlatmamasında ve sanığın ifadelerinde ismi geçenleri araştırmamasında isabetsizlik bulunmadığı görüşüyle, sayın çoğunluğun (2) nolu bozma düşüncesine katılmamaktayım.
(3) ve (4) nolu bozma nedenleri yönünden de hükmün düzeltilerek onanması görüşündeyim.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.