20. Hukuk Dairesi 2017/5893 E. , 2017/3725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 25/05/2009 tarihli dilekçe ile ... ilçesi, .... 240 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin müvekkilinin tapu kaydının bulunduğunu, müvekkilinin bu yeri tapu dışı satış yoluyla....."e sattığını, kadastro sırasında satışa istinaden ....adına tespit edildiğini, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... Kadastro Mahkemesinin 2003/53 E. - 2004/41 K. sayılı kararıyla 240 ada 1 sayılı parselin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, ... tarafından açılan tazminat davasının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/18 E. - 2007/55 K. sayılı kararıyla davacının tapu maliki olmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu yönünden reddedildiğini, tapu maliki olan müvekkilinin tapu kaydının hatalı tutulması sebebiyle zararının oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 20.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 25.11.2013 gün ve 2013/16977 E. - 2013/20633 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “...4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğu, çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, ancak farklı mahallelerde bulunan taşmazların emsal alındığı, taşınmazın üzerindeki muhdesatın 3. sınıf (A) grubu yapı olduğu halde 2. sınıf (B) gurubu olarak kabul edildiği, bilirkişilerce berilenen tazminat miktarından yasal olmayan gerekçelerle indirim yapılmasının doğru olmadığı, bu sebeple mahallinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın değerlendirme tarihi olan 2009 yılındaki gerçek değerinin belirlenmesi“ gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan bilirkişi incelemesi sonucu davacı vekili 31.07.2014 tarihli dilekçe ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.659.182,42.-TL tazminatın ilk dava tarihi olan 25.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsili istemiyle ek dava açmıştır. Mahkemece ek dava eldeki dava ile birleştirildikten sonra; davanın kabulüne toplam 1.679.182,42.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sebebiyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 2003 yılında yapılan kadastro sırasında 240 ada 1 parsel sayılı 16.875,74 m² yüzölçmündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 2 katlı kargir ev ve tarla niteliği ile ... adına tespit edildiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sırasında ... vekilinin 23.01.1943 tarih 51 sıra nolu kök tapudan gelen 27.07.1977 tarih 3 sıra nolu tapu kaydına tutunduğu, anılan kaydın
miktarının 1.419 m², malikinin.... oğlu ....olduğu, kadastro sırasında uygulanmadığı, kökü olan 23. 01.1943 tarih 51 nolu tapunun mütegayip kişiden Hazineye intikal yoluyla senetsizden oluştuğu, 25.01.1944 tarihinde satış yoluyla ... oğlu..."e intikal ettiği, ondan da 12.04.1966 tarihinde satış yoluyla ... oğlu ... ..."e geçtiği, ondan da 27.07.1977 tarihinde satış yoluyla davacı İbrahim oğlu ...e intikal ettiği, davacının çekişmeli taşınmazı kardeşi ..."e sattığı, Kadastro Mahkemesinin 2003/53 E. - 2004/41 K. sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, 27.07.1977 tarih 3 sıra nolu tapunun çekişmeli taşınmazı kapsadığı, ancak tapunun 4785 sayılı Kanun uyarınca hukukî değerini yitirdiği gerekçesiyle kadastro tespitinin iptaline orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 03.11.2004 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 25/05/2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
240 ada 1 parsel sayılı 16.875,74 m² yüzölçümündeki taşınmaz, davacı adına tapuya tescil edilmediğinden tapu sicilinin hatalı tutulduğu iddiasıyla anılan taşınmazın tamamı yönünden tazminat isteminde bulunulamaz. Davacı; 27.07.1977 tarih 3 sıra nolu tapunun miktarı kadar yer yönünden tazminat isteminde bulunabilir. Ancak, kadastro mahkemesinde dayanak tapunun miktarıyla geçerli kapsamı belirlenmediğinden tapu kaydının uygulanması ve tapu kaydının miktarıyla geçerli kapsamı içinde kalan kesim yönünden kadastro tespitine itiraz davasının kesinleştiği tarih itibariyle tazminatın tespit edilmesi gerekmektedir.
Ne var ki hükmüne uyulan Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma kararında çekişmeli taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş olup, anılan karara uyulmakla usulî kazanılmış hak oluşmuştur.
O halde; uzman bilirkişiler, yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve fen bilirkişi huzuruyla yapılacak keşifte dayanak tapu kaydı yöntemince zemine uygulanmalı, tapu kaydının 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince sabit sınırdan başlanarak miktarıyla geçerli kapsamı belirlenmeli, tapu kaydının miktarı ile geçerli kapsamı içinde kalan kesim yönünden emsal karşılaştırması yöntemiyle dava tarihi itibariyle davacının gerçek zararı tespit edilmeli, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 27.04.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.