Esas No: 2016/338
Karar No: 2017/3727
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/338 Esas 2017/3727 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 07.04.2011 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin paylı mülkiyet üzere maliki olduğu ... ilçesi ... mahallesinde bulunan 1473 parsel sayılı taşınmazın 151 m2 yüzölçümlü kesiminin kıyıda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup ½ payın karşılığı olarak şimdilik 10.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 28.05.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle 43.284,15.-TL tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı ...; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu sicilinin doğru tutulmadığından TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne 43.284,15.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 20.05.2013 gün 2013/1858 E - 2013/9931 K sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “...Hüküm tarihinde ... harçtan muaf olduğundan nisbi harç ve ıslah harcı alınmamasının bozma sebebi yapılmadığı, ancak hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, bu sebeple taraflara emsal bildirmek üzere süre verilmesi, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak bu emsallere göre tazminatın belirlenmesi, değerlendirme tarihi olan 2011 yılında davalı taşınmaz ile emsal kabul edilecek taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas m2 birim değerlerinin ilgili belediyeden getirtilerek, bilirkişi raporunun denetlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi ..” gereğine değinilmiştir.
Davacı vekili son oturumda talep sonucunu azalttığını belirterek 31.720.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 31.720,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... mahallesi 1473 parsel sayılı 918 m2 yüzölçümlü taşınmazın turistik otel cinsi ile 2/4 payının ... 2/4 payının ... adına kayıtlı olduğu, ... tarafından açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/422 E - 2001/561 K sayılı ilamıyla 151 m2 yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 13.03.2003 tarihinde kesinleştiği,
eldeki davanın 07.04.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de çekişmeli taşınmaz hakkında tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı, tapu iptaline ilişkin davanın kesinleştiği 13.03.2003 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.
Nevar ki hükmüne uyulan Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma kararında çekişmeli taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerektiği, ayrıca hüküm tarihinde ... harçtan muaf olduğundan nisbi harç ve ıslah harcı alınmamasının bozma sebebi yapılmadığı belirtilmiş olup, anılan karara uyulmakla usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Bilindiği üzere mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (9.5.1960 Gün.21/9 sayılı YİBK).
Ancak “Usuli kazanılmış hak” kurumunun bir çok hukuk kuralında olduğu gibi, özellikle Yargıtay içtihatlarıyla getirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Kamu düzenine ilişkin hususlar da “usuli kazanılmış hak ilkesinin” istisnalarındandır. Harç, kamu düzenine ilişkin olup nisbi peşin harç ve ıslah harcı alınmadan karar verilmesi doğru değildir. Ancak Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin değerlendirme tarihine ilişkin bozma kararına uyulmakla kazanılmış hak oluştuğundan çekişmeli taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Harçlar Kanununun “Nispi harçlarda ödeme zamanı” başlıklı 28. maddesinin birinci fıkrasında aynen “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir” denildikten sonra 23/7/2010 tarihli ve 6009 Sayılı Kanunun 18. maddesi ile değişik (a) bendinde “Karar ve ilam harcı” alt başlığı ile “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan
maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilâm harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32. maddesinde ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilâm harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile ıslah harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, nisbi peşin harç ve ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Diğer taraftan hükme dayanak yapılan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planının bulunduğu, imar planında park alanında kaldığı, belediye hizmetlerinden faydalandığı, imar parseli olduğu, arsa niteliğinde bulunduğu, etrafında dubleks konutların olduğu, ... bulvarına 180m, ilçe merkezine kuş uçuşu 10 km mesafede bulunduğu, 26.11.2010 tarihinde 300.000.-TL bedelle satışı yapılan ... mahallesinde bulunan üzerinde dubleks konut olan 3502 parselin emsal alındığı, emsalin deniz kenarına 200 m, ... bulvarına sıfır konumlu olduğu, yakın çevresinde dubleks konutların yeraldığı, emsalin 1986 yılında yapılan imar uygulamasında 514 m2"sinin ... payı olarak kesildiği, davalı yere kuş uçuşu 3,7 km olduğu belediye hizmetlerinden faydalandığı, emsalin 2014 yılı emlak m2 birim fiyatının 300.-TL, davalı yerin emlak m2 birim fiyatının 235.-TL olduğu, davalı yerin imar planında park alanında kalmasının olumsuz özellik olarak dikkate alınmadığı, davalı yer ile emsalin benzer özelliklere sahip olduğu belirtilerek endeks uygulaması yapılarak tazminat belirlenmiştir. Emsal alınan taşınmaz ... mahallesinde bulunmakta olup imar planında yerleşim alanında kalmakta ve üzerinde de dubleks konut mevcuttur. Çekişmeli taşınmaz ise ... mahallesinde bulunmakta imar planında park alanında kalmakta olup üzerinde yapı yoktur. Bu haliyle emsal alınan taşınmaz ile çekişmeli taşınmazın benzer özelliklere sahip olup olmadığı yönünde duraksama olmuştur. Emsal alınan taşınmazın imar durumu, çekişmeli taşınmazda ... kesintisi yapılıp yapılmadığı, emsal ile çekişmeli taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri belediyeden sorulmadığından ve emsal alınan taşınmaza ait satış akit tablosu tapu müdürlüğünden getirtilmediğinden bilirkişi raporu denetlenememektedir. Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
O halde öncelikle yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nisbi harcı ve ıslah dilekçesi ile artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi yönünde davacıya usulünce süre verilmeli, harcın ödenmesi halinde mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m²
değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastral arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.04.2017 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.