Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18502
Karar No: 2018/4597
Karar Tarihi: 26.04.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/18502 Esas 2018/4597 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/18502 E.  ,  2018/4597 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar; çocukları ve kardeşleri Yaşar’ın 28/03/2009 tarihinde iki katlı bina üzerinde çalışırken elektrik tellerinin binanın yakınından geçmesi nedeniyle elektrik akımına kapılarak hayatını kaybettiğini, davalının sorumluluğu bulunduğunu, davacı anne ve babanın destekten yoksun kaldığını, tüm davacılarında manevi zarara uğradığını belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla; anne ve babası için ayrı ayrı 1.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminat, kardeşler için ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden yasal faiziyle birlikte davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; olay nedeniyle kusurlarının bulunmadığını, ev sahibi ve taşeronun sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; bilirkişi raporları doğrultusunda davalının kusuru oranında sorumluluğu gözetilerek davanın kısmen kabulü ile davacı ... yönünden 5.100,01 TL , davacı ... yönünden 5.626,37 TL olmak üzere toplam 10.776,38 TL maddi tazminatın, davacı ... için 6.000,00 TL, davacı ... için 6.000,00 TL ve diğer davacı kardeşler yönünden ayrı ayrı 2.000,00 TL olmak üzere toplam 22.000,00 TL manevi tazminatın 28/03/2009 tarihinden itibaren davalıdan alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- ) Uyuşmazlık, tehlike sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Borçlar Yasasının 58/1.maddesi ( TBK md. 61/1) gereğince imal olunan bir şeyin sahibi o şeyin korunmasındaki kusurundan dolayı oluşan zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen imal olunan şey ( yapı) kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
    BK. m. 58"de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gerekir. Anılan maddedeki sorumluluk kusura dayanmayan kusursuz sorumluluk hallerinden olup, yapı eseri sahibi ancak davacının kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru ve mücbir sebebin varlığının ispatı halinde sorumluluktan kurtulabilir.
    Sorumlu kişi veya işletmenin kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, her türlü özen gösterilse, denetim ve gözetim görevi yerine getirilse, gerekli tüm tedbirler alınsa dahi, çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir.
    Bu sebeple, sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk gerçekleşmiş olacağından bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır. (Prof.Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı, Cilt 2 sy.14-15)
    Birden çok kimsenin kusurları ile zarar vermeleri halinde B.K.nun 50, 51 ve 142. ( TBK md 162,163) maddelerine göre; zarara uğrayan, bu zararın tamamını müteselsil sorumluların hepsinden isteyebileceği gibi sadece bir veya birkaçından da isteyebilir.
    Dosyanın incelenmesinde; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre; dava dışı asıl iş veren Yunus Avan"ın olayda %30 oranında, dava dışı alt yüklenici ..."ün olayda %30 oranında, davalı ...nin olayda %15 oranında, müteveffa işçi ..."nin olayda %25 oranında kusurlu bulunduğu, mahkemece bilirkişi raporları doğrultusunda davalı için belirlenen kusur oranı nispetinde tazminata karar verilmiştir.
    Oysa, BK."nun 141.maddesinde borçlular arasındaki teselsülün koşulları düzenlemiştir. Müteselsil borçluluk, bir irade beyanı veya kanun hükmü dolayısı ile bir edimin birden ziyade borçlularından her birinin tamamını ifa etmekle yükümlü bulunduğu, alacaklının ise tamamını ancak bir defa elde etmek üzere edimi borçlulardan dilediği birinden talep etmeye yetkili olduğu ve borçlulardan birinin ifası veya ifa yerini tutan fiiliyle diğerlerinin bu oranda alacaklıya karşı borçtan kurtulacakları bir birlikte borçluluk halidir, (T.Akıntürk Müteselsil Borçluluk, 1971). Buna göre borçlular arasındaki müteselsil sorumluluk halinde alacaklı taraf ( davacı ) zararın tamamını müteselsil sorumluların hepsinden isteyebileceği gibi sadece birisinden de dava yolu ile isteyebilir.
    O halde; mahkemece, müteselsil sorumlulukta borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olduğu gözetilerek, anılan hükümler gereğince zarar miktarının tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, müteselsil sorumluluk esasları gözardı edilerek sadece kusur oranı nispetinde tazminata karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    3-) 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47. Maddesi (6098 satılı Türk Borçlar Yasası"nın 56/2.maddesi) gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K"nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
    Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları )
    Dava konusu olayda, manevi tazminat yönünden; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, olayın niteliği, vehameti, davacılar üzerinde oluşturduğu elem ve ızdırabın fazla olması, günün ekonomik koşulları nazara alındığında manevi tazminat miktarı az olarak tayin olunduğu açıktır.
    Hal böyle olunca mahkemece, daha yüksek oranda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına, BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi