17. Ceza Dairesi 2015/27502 E. , 2018/591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
erel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 04/02/2014 gün, 2013/15-262 Esas ve2014/37 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK"nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.
Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.
Somut olayda; gündüz vakti, sanık ..."nın kimliği tespit edilemeyen bir şahısla birlikte müşteki, annesi ile birlikte annesinin evinin kapısının önündeyken onların yanına geldikleri, bir süre konuştuktan sonra müştekinin annesinin evine girmeyi teklif ettikleri, hep birlikte içeriye girdikleri, evin içerisinde müştekiye “Sende büyü var” diyerek kolundaki altın bilezik ve parmağındaki altın yüzükleri çıkarmasını istedikleri bu altınları bir bezin içine koyarak müşteki ve annesinden arkalarını dönmelerini söyledikleri, sonrasında müştekiden bu bezi yatak odasına saklayarak kapısını kilitlemesini ve anahtarı kendisine vermesini istedikleri, sanık ve
yanındaki kimliği tesipt edilemeyen şahıs anahtarı alıp evden gittikten sonra durumdan şüphelenen müşteki ve annesinin, yatak odasının kilitli olan kapısının camını kırarak içeri girdiklerinde bezin içerisindeki altınların olmadığını görmeleri şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın hileli söz ve ustaca davranışlarla müştekinin dini duygularını istismar ettiği ve denetim olanağını önemli ölçüde azalttığı müştekiden haksız menfaat sağladığı anlaşılmakla, sanığın eyleminin bu niteliği itibarıyla 5237 sayılı TCK"nın 158/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekebileceği ve bu suçla ilgili davaya bakma ve delilleri değerlendirme görevinin Ağır Ceza Mahkemesi"ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan sebeplerle tebliğanemeye uygun olarak BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesinin gözetilmesine, 15/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.