22. Hukuk Dairesi 2016/28667 E. , 2020/903 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 20.09.1990-01.03.2012 tarihleri arasında davalı ...Ş’de çalıştığını, emekli olması nedeniyle işten ayrıldığını, ancak davalı banka tarafından davacının kullandığı yıllık izinlere denk gelen ve yıllık izinden sayılmaması gereken hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinin dışlanmamasından dolayı bu günlere ait yıllık izin ücret alacağı olduğunu ileri sürerek davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı işyerinde stajyer olarak çalışmaya başlayan davacının yönetici olarak çalışmaktayken 29.12.2012 tarihinde emeklilik nedeniyle bankadan ayrıldığını, kıdem tazminatı ve diğer tüm işçilik alacaklarının kendisine ödendiğini, yıllık izin alacağının zamanaşımına uğradığını, bankada izin sürelerinin İş Kanunu’nda belirtilen sürelerin üzerinde olduğunu ve bu nedenle işverence kanundaki yıllık izin sürelerinin işçi lehine arttırıldığı durumlarda koruma hükmünün uygulanamayacağını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak dava konusu döneme ilişkin Toplu İş Sözleşmelerinde yer alan hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinin yıllık izin süresine dahil olduğuna ilişkin hükmün 4857 sayılı Kanunun 45. maddesi ile 56. maddesine aykırılık teşkil ettiği, bu bağlamda yasaya aykırı olarak işçi aleyhine düzenlenen Toplu İş Sözleşmesi’nin 17. maddesinin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Temyiz Başvurusu: Karar, yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Gerekçe:Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunun “yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri” başlıklı 53. maddesinde “ İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez. Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz. İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden,
b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,
c) Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden, Az olamaz. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/5 md.) Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır. Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz. Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece, davacının yıllık izin süresine rastlayan hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ünlerinin yıllık izin süresinden sayılması gerektiği hususundaki Toplu İş Sözleşmesi hükmünün geçersiz olduğu kabul edilerek yıllık izin süresi içerisindeki bu günler dışlanıp yıllık izin ücreti alacağı yeniden hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, dosya içeriğinde ilgili dönem Toplu İş Sözleşmelerinin yer almadığı, ancak iddia ve savunma kapsamından geçersiz sayılan hükmü içeren Toplu İş Sözleşmelerinde, yıllık izin sürelerinin kanun gereği belirlenen izin sürelerinin üzerinde olacak şekilde belirlenip düzenlendiği; davacıya 1990 yılından bu yanana aylık 30 gün üzerinden izin hakkı tanındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yıllık izin süresi, 21 yıllık hizmet süresi için İş Kanunun 53.maddesi gereğince değil, Toplu İş Sözleşmeleri uyarınca hesaplanmış ve yıllık 30 gün üzerinden yapılan bu hesaplamaya göre toplamda 630 gün izin süresinin olduğu belirlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 56. maddesinin 5. fıkrasındaki normatih düzenleme, kanuni izin süreleri için öngörülmüş olup, dosya içeriğine göre davacının kanuni izin sürelerinin üzerinde izin kullandığı açıktır. Bu durum karşısında Toplu İş Sözleşmesinin 17.maddesinde yer alan düzenlemenin, 15 yıla kadar olan hizmet süresi için geçerli olarak kabulü gerekmektedir. Bu nedenlerle davaya dayanak yapılan Toplu İş Sözleşmelerinin ilgili hükmünün 4857 sayılı Kanunun 53. maddesinin (c) bendi gereğince hizmet süresinin 15 yıl ve daha fazla olduğu dönem için geçersiz olduğunun kabul edilmesi dosya kapsamına daha uygun olacaktır. Mahkemece söz konusu Toplu İş Sözleşmelerinin getirtilmesi ve ilgili hükmün 15 yıl ve sonrası için geçersiz olduğu kabul edilerek uyuşmazlık konusu alacağın buna göre hesaplanması gerekmekteyken bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.