22. Hukuk Dairesi 2019/8277 E. , 2020/906 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... Petrol ve Tesisleri San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılara ait işyerinde 01.01.1999 tarihinden itibaren çalıştığını, iş akdinin 01.11.2007 tarihinde davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, çalışmasının 24 saat çalışıp 24 saat dinlenme düzeninde gerçekleştiğini, bu esasta ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığını, yıllık ücretli izin hakkının kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar Cevaplarının Özeti:
Davalı ... Turislik Tesisleri ... İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; ... İli, ... Mevkiinde ... Turizm Tesisleri" adıyla bilinen işyerinin, otobüs konaklama tesisi olduğu ve birbirinden farklı işverenler tarafından farklı sürelerle kiracı olarak çalıştırıldığını, bu işverenlerin birbirleri ile hiçbir bağlantısının bulunmadığını, davacının işveren kişi veya şirketlerin tam olarak kim olduğunu belirlemeden birden çok isim ve ünvanı davalı taraf olarak gösterdiğini, sadece müvekkili şirketin ünvanının doğru gösterildiğini, şirketin hangi dönemde işveren olarak çalıştığının tespitinin gerektiğini, davacının şirket uhdesinde çalıştığını iddia ettiği sürelerde başkaca işyerlerinde de çalışmasının görüldüğünü belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.... Petrol ve Tesisleri ...ve Tic. A.Ş. vekili dilekçesinde özetle; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının çalıştığını iddia ettiği tesisin davacının iş akdinin feshedildiği tarihten 2 yıl sonra müvekkili şirket tarafından işletilmeye başlandığını, bu nedenle davanın müvekkili yönünden reddi gerektiğini, ...-... Turizm İnş. Akaryakıt San. Tic. Ltd. Şti akdedilen 01.01.2008 tarihli ve 5 yıl süreli işletme sözleşmesi uyarınca da tesisin fiili olarak Karapolat tarafından işletilmeye devam ettiği hususunun açık olduğunu, bu şirketin ortaklarının Karapolatlar olduğunu beyanla davanın talep etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti:Davanın kısmen kabulüne ilişkin 30.12.2014 tarihli ilk karar Dairemizin 01.11.2016 tarih ve 2016/22606 esas 2016/24440 karar sayılı kararı ile; ""Davacının, uyuşmazlığa konu dönemde, hizmet döküm cetvelinde bir kısım sürelerde, dava dışı ... Dinlenme Tesisleri Ltd. Şti, ... Ltd. Şti. ve ... işyerlerinde kayıtlı çalışmalarının bulunduğu görülmekte olup, dava dışı bu işverenlerin davalılarla ilişkisi araştırılmamıştır. Ayrıca, hizmet döküm cetvelindeki, ... ve ... tescil numaralı işyerlerinin hangi işverene ait olduğu tespit edilmemiştir. Diğer taraftan, bir kısım sürelerde sigortasız çalıştırılma iddiasına ilişkin olarak davacı tanıkları anlatımlarına itibar edilmiş ise de, davacı tanıklarının bordro tanığı olup olmadıkları dosya içeriğine göre belirlenemediğinden, beyanları denetlenememektedir. Anılan sebeple, bahsi geçen yönler araştırılarak aydınlatılmalı, neticeye göre tüm dosya kapsamı yeniden değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir..."" gerekçeleri ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Gerekçe: Usuli kazanılmış hak kavramı anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usuli müktesep hak müessesesi H.M.K."nda düzenlenmiş olmamakla beraber davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09/05/1960 T., 21/9; 04/02/1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (HGK.nun 12/07/2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03/12/2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.)Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü,mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Somut olayda, davalıların müşterek müteselsil sorumluluğuna dair ilk karar, yazılı gerekçelerle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek eksiklerin ikmali için Sosyal Sigortalar Kurumu’na ilgili Ticaret Sicil Müdürlüklerine müzekkereler yazılmış, tanıkların bordro tanığı olup olmadığı tespiti için de sigorta hizmet döküm cetvelleri getirtilmiştir. Ancak gelen yazı cevaplarından davacı tanıklarının bordro tanığı oldukları anlaşılamadığı gibi, mahkeme karar gerekçesinde davalıların ne surette müşterek müteselsil sorumlu tutulduğu da açıklanmamıştır. Az yukarıda belirtilen ilke kararı gereğince bir mahkemenin bozma ilamına uyması ile bozma ilamı uyrınca işlem yapması zorunluluğu doğduğundan, davalıların davacının hizmet süresinden ve buna bağlı işçilik alacaklarından müteselsilen sorumlu tutulmasının gerekçesinin karar yerinde tartışılıp, getirtilen belge ve emsal dava dosyalarının ne surette birlikte sorumluluğa dayanak yapıldığının değerlendirilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.2- Öte yandan, bozma sonrası yapılan yargılamada tarafların sulh oldukları ve 26.08.2016 tarihli “Sulh ve İbra Sözleşmesi”ni dosyaya ibraz ettikleri anlaşılmaktadır. Davacı vekili, 20.03.2018 tarihli dilekçesinde davanın sulh sözleşmesi yapılması nedeni ile sona erdiğinden sözleşme doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği, 10.09.2019 tarihli duruşmada ise “Sulh sözleşmesi imzaladık ve bedelini tahsil ettik eski karar gibi karar verilmesini talep ediyoruz”şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir. Davacı vekilinin, dava ve uyuşmazlık konusu alacağın tahsil edildiği yönündeki açık beyanına rağmen mahkemece yeniden önceki karar gibi tahsil hükmü kurulması isabetli değildir. Mahkemece yapılması gereken iş davacı vekilinin bu konudaki beyanı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.