Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/8580
Karar No: 2015/4148
Karar Tarihi: 02.06.2015

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/8580 Esas 2015/4148 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/8580 E.  ,  2015/4148 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 12.06.2014 gün ve 1950 Esas, 4520 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
    - KARAR -
    Davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye fatura bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptaliyle, %40 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taraflar arasında imzalanan iki ayrı sözleşme uyarınca davacı şirketin davalıya Vergi Mahkemesi"nde yürüyen davalarla ilgili olarak dilekçe yazacağı ve mali müşavirlik hizmeti vereceği, davacının bu hizmetlere ilişkin olarak düzenlendiği, 26.05.2008 tarihli 34304 ve 34305 numaralı iki adet faturanın davalı tarafından itiraz edilip davacıya iade edildiği, bunun üzerine davacı tarafından 15.09.2008 tarihli yeni bir fatura düzenlendiği ve bu fatura tutarının davalı tarafından ödendiği, TTK"nın 21/2. maddesi uyarınca faturayı alan kişinin 8 gün içinde itirazda bulunmaması sonucu fatura kapsamını kabul etmiş sayılması için faturanın yanlar arasındaki yazılı sözleşme şartlarını değiştirecek içerikte olmaması gerektiği, çünkü yazılı sözleşme mevcut ise taraflardan birinin tek yanlı olarak sözleşme hükümlerini değiştiremeyeceği, bu kapsamda taraflar arasında mevcut sözleşmeler gereği belirlenen bedelin davacı tarafından sonradan düzenlenen fatura ile değiştirildiğinin ve belirlenen ücreti talep etmesine engel teşkil edeceğinin savunulamayacağı, sözleşme hükümlerinin değiştirildiği hususunun davalı yanca kanıtlanamadığı, davacının davalıdan sözleşme uyarınca 224.000,00 TL alacaklı olduğu, davalının ödediği 118.000,00 TL"nin tenkisi ile bakiye 106.000,00 TL üzerinden davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 106.200,00 TL asıl alacak yönünden takibe vaki itirazın iptaline ve %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 12.06.2014 tarih ve 1950 E., 4520 K. sayılı ilamıyla, davacı tarafından düzenlenen 26.05.2008 tarihli 34304 ve 34305 numaralı iki faturanın davalıya gönderildiği, davalı şirketin 11.06.2008 tarihli yazıları ile şirket yönetimince faturaların kabulünün mümkün olmadığı belirtilip, adı geçen faturaların iade edildiği, bunun üzerine davacı tarafça bilirkişi raporunda belirtildiği gibi faturalar iptal edilip 15.08.2008 tarih 34334 nolu "Devir İşlemleri ve Vergi Uyuşmazlığı (Asgari Tarife)" açıklamalı 118.000,00 TL bedelli faturanın tanzim edilerek davalı şirkete gönderildiği, her iki taraf defterlerine kayıtlı olan bu faturanın ödendiğinin anlaşıldığı, öte yandan davacı şirket defterlerinde verilen hizmetle ilgili alacak ve borç bakiyesi kalmadığının da anlaşıldığı, hal böyle olunca, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler içeriğine göre, verilen hizmet bedelinin tahsil edildiğinin kabulü ile davanın reddi gerekirken, yanlış değerlendirme ve yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde kabulünde isabet görülmediği belirtilerek, oyçokluğu ile davalı yararına bozulmuştur.
    Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Dava, taraflar arasındaki 10.04.2008 tarihli vergi mahkemelerindeki ihtilaflarla ilgili yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesi ve 09.05.2008 tarihli grup devir işlemleriyle ilgili yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesi uyarınca bakiye hizmet bedeli alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından, davacı tarafça grup devir işlemine ilişkin 26.05.2008 tarihli 59.000,00 TL bedelli, vergi uyuşmazlığı ile ilgili aynı tarihli 165.200,00 TL bedelli iki adet fatura düzenlendiği, davacı defterlerine kayıtlı olmayan bu faturaların davalı tarafça iadesi üzerine yine davacı tarafça, 15.08.2008 tarihli 118.000,00 TL bedelli "devir işlemleri ve vergi uyuşmazlığı" açıklamasını içeren faturanın düzenlendiği, her iki taraf defterlerinde kayıtlı olan bu fatura bedelinin ödendiği, devir işlemleriyle ilgili hizmetin verildiği ve bedelinin ödendiği hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın vergi uyuşmazlığıyla ilgili hizmetin verilip verilmediği ve davacının hizmet bedelini hak edip etmediği hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Davacı, sözleşmeler uyarınca ödenmesi gereken bakiye 224.200,00-118.000,00 =106.200,00 TL asıl alacak ve işlemiş faizinin tahsili için icra takibi başlatmış, itiraz üzerine de temyiz incelemesine konu dava açılmıştır.
    Davalı, taraflar arasındaki sözleşmelerde yazılı bedelin tadil edildiğini, bu sebeple 26.05.2008 tarihli faturaların iade edildiğini, yerlerine düzenlenen 15.08.2008 günlü faturanın ise ödendiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    6100 sayılı HMK"nın 200. maddesi, ""(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldığı zamanki miktar ve değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunmaz.
    (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkrada düzenleme hatırlatılarak karşı tarafa açık muvafakatı halinde tanık dinlenebilir."" hükmünü içermektedir.
    Öncelikle, davalı tarafça, davaya konu sözleşmelerin asıl unsuru olan bedelinin tadil edildiği, hizmet bedelinden bu şekilde bir indirime gidildiği hususu, anılan hüküm uyarınca ispat edilememiştir. Mahkemece de bu sonuca varılmıştır. Davacı tarafından önce gönderilen iki adet fatura yerine bir başka faturanın gönderilmesinin, bedelin tadili olarak kabulü mümkün değildir. Böyle bir benimseme HMK"nın 200. maddesine aykırılık teşkil eder. Ortada bedelin tadil edildiğine dair davalı beyanlarının ötesinde bir delil bulunmamakta; aksine bu yön davacı tarafça inkâr edilmektedir.
    Öte yandan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 27.06.2013 gün ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı kararında açıkça ifade edildiği üzere; işin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Taraflar arasında yazılı sözleşme olduğu için hukuki ilişki vardır ve sözleşmenin tadil edilip edilmediği faturaların teatisi ile belirlenemez. Sözleşmenin koşulları fatura ile değiştirilemez. Örneğin, satılan malın fiyatı, miktarı, teslim şekli, malın cinsi gibi hususlarda fatura ile yazılı sözleşme arasında bir fark bulunması halinde itibar edilecek olan sözleşmedir. Buna karşılık malın bedelinin ödenip ödenmediği, malın teslim edilip edilmediği gibi hususların ispatında fatura delil olarak kullanılabilir. Başka bir deyişle taraflar arasındaki temel borç ilişkisini gösteren yazılı bir delilin olması halinde, akdin şartlarına uymayan faturanın delil kabiliyeti bulunmamaktadır. Böyle bir fatura, itiraz edilmemiş olsa dahi, muhatabını sözleşmenin yüklemediği bir borç altına sokamayacağı gibi,
    sözleşmenin yüklediği bir borçtan da kurtaramaz. Bu itibarla ifa safhası ile ilgli olarak düzenlenen bir belge ile sözleşmenin değiştirildiğinden söz edilemez. Faturanın sözleşme niteliği taşımadığı hususu ise açıktır.
    Ne var ki, somut olayda, davacı tarafça davalı şirketin vergi mahkemesinde görülecek vergi uyuşmazlıklarıyla ilgili vergi mahkemelerinde davalar açıldığı, davaların lehte sonuçlandığı, dosyaların Danıştay"da temyiz aşamasında iken vergi affı kanununun çıktığı, davalı tarafça vergi dairesiyle uzlaşma yoluna gidildiği, vergi dairesince 12.000.000,00 TL talepte bulunulmakta iken ceza miktarının uzlaşma sonucu 725.000,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır. Davalı taraf, davanın kendileri yararına sonuçlandığını, ancak karar kesinleşmeden önce uzlaşma olduğu için davacının kararın kesinleşmesi sonucuna bağlı olan hizmet bedelini hak etmediğini savunmaktadır. Ne var ki, davalı bu savunmaya rağmen bir miktar ödeme yapmıştır. Davacı ise, bu hizmetin tam olarak verildiğinin kabulü gerektiğini, buna göre bakiye 106.200,00 TL"yi hak ettiğini iddia etmekte olup, davalının uzlaşma sonucu elde ettiği ceza indirimi öncesinde davacının vergi mahkemesinde dava açılması öncesi ve sonrasında verdiği bir bölüm hizmetin, sözleşmede kararlaştırılan ücretten indirim yapılmasını gerektirip gerektirmediği, davacının ücretin tamamını hak edip etmediği üzerinde durulmalıdır.
    Bu durumda Dairemizce, mahkemece, uzman bilirkişi kurulundan davacı tarafın vergi affı kanunu çıkıncaya kadar 10.04.2008 tarihli sözleşme kapsamında yerine getirmiş olduğu hizmetin sözleşme bedelinin tamamının hak edilmesi sonucunu doğurup doğurmayacağı ya da hizmet bedelinin ne kadarlık kısmını hakettiği hususlarında ek rapor alınıp, davalının bu hizmete karşılık yapmış olduğu ve bedeli uyuşmazlık konusu olmayan 59.000,00 TL ödemenin mahsubu ile varsa bakiye alacağı olup olmadığı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınmak suretiyle, davanın kısmen ya da tamamen reddi gerekip gerekmediği üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, hükmün davalı yararına bozulması gerekirken, esasen 165.250,00 TL bedelli fatura davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmasa ve davacı defterlerinde alacak bakiyesi kalmasa bile davacının vermiş olduğu ve davalının yararlandığı bir hizmet bedelini dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 22. maddesi uyarınca isteyebileceği de gözden kaçırılarak ve sözleşmenin tadil edildiği anlamına gelen yanılgılı gerekçe ile davanın tamamen reddi gerektiğinin belirtilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün değişik gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 12.06.2014 tarih ve 1950 E., 4520 K. sayılı ilamındaki bozma gerekçesi kaldırılarak, mahkeme kararının değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi