3. Hukuk Dairesi 2016/17694 E. , 2018/4689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, dava konusu ... ili ... ilçesi ... köyü 104 ada 9 parsel, 104 ada 11 parsel, 104 ada 19 parsel, 107 ada 2 parsel, 107 ada 11 parsel ve 107 ada 13 nolu parsel sayılı taşınmazların (davacı) ... ile dava dışı ... adına kayıtlı olduğunu, ..."nın ölümü üzerine ona ait hissenin oğlu (davacı) ... tarafından kullanıldığını, bu taşınmazlar üzerindeki mütemmim cüzlerin (ağaç ve bağ çubukları) kendileri tarafından dikilip yetiştirildiğini, davalı ..."a ait elektrik direğinden çıkan kıvılcımlar neticesinde meydana gelen yangında bu muhdesatların zarar gördüğünü,... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/121 d.iş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti talebinde bulunduklarını, uğradıkları zararın tazminini davalı ..."tan talep ettiklerini, ..."nın mirasçısı olan diğer davalıları ise aidiyet davası açısından davalı olarak gösterdiklerini belirterek, dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan mütemmim cüzlerin kendileri tarafından meydana getirildiğinin tespiti ile aidiyet davalarının kabulüne, ...Elektrik Dağıtım A.Ş."ye karşı açtıkları belirsiz alacak davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."tan tahsiline karar verilmesini talep etmişler, 25.12.2015 tarihli bedel artırım dilekçesi ile taleplerini tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 200.527,75 TL"ye yükseltmişlerdir.Davalı ...Ş.; dava konusu yangının şirkete ait tellerden meydana geldiği iddiasını kabul etmediklerini, olayın meydana geldiği yerde enerji nakil hatlarının kime ait olduğunun tespitinin gerektiği, husumet ve illiyet bağının araştırılmadığını, yokluğunda yapılan delil tespitini kabul etmediklerini, olayın meydana gelmemesi için davacının tedbir almadığını, her olumsuz durumda davalının sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, kaçınılmazlık ilkesinin değerlendirilmesi gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazlar üzerindeki muhdesatları davacıların yetiştirdiği ve bu muhdesatların davacılara ait olduğunun tespit ediliğini ancak muhdesatın aidiyetinin tespiti yönünden davanın kabulüne dair hüküm kurulmasının unutulduğu, dava konusu yangının davalı ..."a ait olan elektrik hatlarından çıkmış olduğu , davalı ..."ın gerekli bakım ve onarım görevini tam ve eksiksiz olarak yapmadığından dolayı kusurlu ve sorumlu olduğunu; ancak, ancak söz konusu yangının havaların en sıcak olduğu olağanüstü hava şartlarında, Haziran ayında meydana gelmesi, kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, davacıların muhtemel yangın olaylarına karşı gerekli tedbirleri almaması gibi hususlar göz önüne alınarak hesaplanan 285.704,17 TL zarardan hatanın ağırlığına göre takdiren %15 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve 242.847,85 TL tazminatın olay tarihi olan 29/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 8.12.1965 günlü ve 4/219 E. 448 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi, meyveli ağaçların kesilmesinden veya bunların hayatiyetine son verilmesinden doğan zararın ne şekilde hesap edileceği konusunda Borçlar Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda hayatın olağan akışı içerisinde oluşan hukuk kurallarının olaya uygulanması suretiyle adalete uygun bir sonuca ulaşmak gerekir. Meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerektiği kökleşen Yargıtay içtihatlarıyla belli olmuştur. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; yukarıda açıklanan yöntem uygulanmadan, zarar gören 319 adet badem ağacı ile 507 adet bağ teveğinin adet olarak değeri esas alınarak hesaplama yapılmıştır.Rapor, bu haliyle hüküm vermeye yeterli değildir.O halde mahkemece; yukarıda açıklandığı şekilde bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar vermek gerekirken, zarar kapsamının belirlenmesinde gerçek zarar ilkesine uygun olmayan hesaba dayalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
3-)Öte yandan dosyamız arasında bulunan delil tespiti sonrasında alınan ziraat bilirkişisi raporuna göre; yangın sebebiyle uğranılan zararın miktarı (kadastro bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen ve kadastroda tapulama haricinde bırakılan, davacıların da talebi içerisinde bulunmayan alan da dahil) olmak üzere 296,815,00 TL olarak hesaplandığı ve kusur tespiti yapılmadığı; yargılama sırasında alınan ziraat bilirkişi raporunda ise, (yine bu alan dahil) 427,650,79 TL olduğu rapor edilmiştir. İki rapor birbiri ile çelişkili olup; davacının baz alıp dava açtığı delil tespiti raporunda zarar miktarı daha az belirlenmesine ve davacı tarafça da buradaki miktar esas alınarak bedel artırılmış olmasına rağmen; davacının talep ve kabul ettiği miktarı aşan iş bu dosya içerisindeki rapor esas alınarak davanın kabulü yanlış olup; mahkemece, 3 kişilik konusunda uzman bilirkişi heyetinden yeniden yukarıda açıklandığı şekilde rapor alınarak zarar miktarı belirlenmeli, belirlenen miktar delil tespiti raporunda belirlenen miktardan fazla ise, tespit raporundaki miktar esas alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4)Elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, ürün sahibi kişilerin de olası yangın olaylarına karşı gerekli önlemleri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu gözetilerek, Borçlar Yasası’nın 43/1. maddesi (TBK m. 51) gereğince belirlenen zarardan hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre mahkemece yapılan %15 oranındaki indirim az olup uygun tutarda hakkaniyet indirimi yapılması gerekir. Mahkemece, bu yön göz ardı edilerek hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci, üçüncü ve dördünci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.