11. Ceza Dairesi 2018/4545 E. , 2018/6909 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08.06.2018 tarih ve 2018/1882 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 21.06.2018 tarih ve KYB-2018/53289 sayılı ihbarname ile;
Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 205/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanunun 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine tabi tutulmasına, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına dair Batman 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/09/2017 tarihli ve 2017/176 esas, 2017/255 sayılı kararının " Sanığın mükerrir olduğu kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine tabi tutulmasına, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmiş ise de; tekerrüre esas alınan ve sanığa ait adli sicil kaydında yer alan Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/02/2012 tarihli ve 2012/554 esas, 2013/74 sayılı ilamına ait esas ve karar numaraları üzerinden ayrı ayrı yapılan UYAP sorgulamalarında; anılan ilamların esas ve karar numaralarının tekerrüre esas alınan ilamla uyuşmadığı ve sanık isimlerinin tamamen farklı olduğu anlaşılmakla; sanık ... hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, şartları oluşmadığı hâlde tekerrür hükümlerinin uygulanarak cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine tabi tutulmasında isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla;
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre;
1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 14.11.2017 tarih ve 2017/866 Esas-2017/466 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; 5327 sayılı TCK’nın 205. maddesindeki "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla bu suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, talep dışı sanık Yusuf Demir‘e ait nüfus cüzdanındaki kimlik bilgileri üzerinde herhangi bir kazıntı ya da silinti yapmadan belgedeki orijinal fotoğraf üzerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle tahrifat yaptığı belgeyi bulundurmaktan ibaret eyleminde, herhangi bir hakkın kullanımının engellenmemesi nedeniyle resmi belgeyi bozma suçunun unsurlarının oluşmadığı, belgede gerçekleştirilen sahteciliğin aldatma niteliğini taşıması halinde ise fiilin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı; ancak Van Jandarma Kriminal Laboratuvarı Amirliği‘nin 02.08.2016 tarihli uzmanlık raporu ile “belge üzerindeki deformasyonların belirgin olması, mevcut fotoğraf ve lamine üzerinde damga izi bulunmaması sebebiyle anlaşılabileceği değerlendirildiğinden aldatma kabiliyetine haiz olmadığının“ tespit edildiği, dosya içerisinde aslı bulunan suça konu nüfus cüzdanı üzerinde Heyetimizce yapılan gözlemde de, Nüfus Hizmetleri Kanununun uygulanmasına ilişkin Yönetmelik’in 130. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ‘‘soğuk damga fotoğrafın üzerine gelecek ve fotoğrafın görüntüsünü bozmayacak şekilde ve nüfus cüzdanının plastikle kaplanması işleminden sonra ay-yıldıza doğru uygulanır.’’ hükmüne uygun şekilde fotoğraf üzerindeki soğuk damga izinin bulunmadığı ve fotoğrafın düzensiz yapıda olduğu, bu hali ile suça konu belgenin aldatma niteliğinin bulunmadığı cihetle, TCK"nın 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun da yasal unsurlarının somut olayda oluşmayacağı gözetilmeden, sanık hakkında yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de; talep konusu Batman 5. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 21.09.2017 tarih ve 2017/176 Esas-2017/255 Karar sayılı ilamı ile TCK‘nın 205. maddesinde düzenlenen "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçundan mahkumiyet hükmü kurulan sanık hakkında, adli sicil kaydına göre Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 30.10.2013 tarih ve 2012/554 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamı esas alınarak TCK‘nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiş ise de; UYAP üzerinden yapılan sorgulamada, sanık hakkındaki adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınması gereken ilamın, “Batman 2. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 30.01.2013 tarih ve 2012/554 Esas-2013/74 Karar sayılı ilamı“ olması gerektiği halde, adli sicil kaydına mahkeme numarası ve karar tarihinin sehven “Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi“, “30.10.2013“ olarak yazıldığı, kesinleşme tarihi 28.01.2015 olan bu ilam yönünden tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün olmakla birlikte; sanık hakkında tekerrür uygulamasına esas alınan ilamın TCK’nın 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/1. maddesi uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alınması karşısında; TCK’nın 7/2. maddesindeki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü de gözetilerek mahkemesine ihbarda bulunulmak suretiyle, sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesinden sonra, sanık hakkında bu karar esas alınmak suretiyle TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanabileceğinin anlaşılması karşısında, öncelikle belirtilen konularda da kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 17.09.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.