21. Hukuk Dairesi 2016/939 E. , 2016/15227 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yagrılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 154.894,19 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince duruşmasız, davalı vekilince de duruşmalı olarak talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 01/11/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat.... ile karşı taraf vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan gün de Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
1-Dava, 19.07.2010 tarihinde gerçekleşen iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 79.894,19 TL maddi tazminat ile , manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 75.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; olayın iş kazası olarak tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının % 31,2 olduğu, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davacı sigortalının kusursuz, davalı işveren şirketin ise %100 oranında kusuru bulunduğunun belirtildiği, mahkemece verilen 20.06.2013 tarihli kararın dairemizin 23.09.2014 tarih 2014/436 Esas, 2014/18345 Karar sayılı ilamıyla takdir edilen 15.000 TL manevi tazminatın az olduğu belirtilerek bozulduğu, bozma sonrasında yapılan yargılamada bozma ilamına uyularak karar verildiği anlaşılmıştır.
Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan özellikle dairemizin önceki kararında işaret olunduğu üzere davacının manevi zararının giderilmesi için takdir edilen 15.000 TL manevi tazminat az olduğu gibi; temyize esas karar da takdir edilen 75.000 TL manevi tazminat da fazla olup, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine,
aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine
19/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.