3. Hukuk Dairesi 2016/18422 E. , 2018/4751 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 08.05.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av.... geldi. Karşı taraf davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 21 Ağustos - 19 Eylül 2009 Tarihinde... TV kanalında yayınlanan ... isimli şiir programının tarafların ortak yapımı olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre, işveren TRT kanalı ile yapılan anlaşmaya göre programın tutarı tüm masrafları ile birlikte toplam 311.000 TL olduğunu, buna göre toplam tutar üzerinden bütün masraflar ve telif ödemeleri çıkarıldıktan sonra geriye kalacak olan tutarın iki firma arasında paylaştırılacağını, programın bitmesi ve davalı firmanın programın ücretini TRT"den almasına rağmen, yapılan masraflarla ilgili bilgi vermediği gibi, davacı şirkete ödeme de yapmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"sinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile, TRT tarafından gönderilen bütçe incelendiğinde davalının her bölüm için davacıya 1.000 TL ücret ödemesi yönünde anlaşıldığını belirterek dava değeri 30.000 TL"ye yükseltilmiştir. Davalı; davacı tarafından belirtilen programın tek yapımcısının davalı şirket olduğunu, taraflar arasında ortak yapımın söz konusu olmadığını, programın yapımı için TRT ile davalı tarafın sözleşme imzaladığını, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; TRT 6"da 30 bölüm olarak yayınlanan programın jenerik kısımlarında;... ibaresinin geçtiğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bu tespitten, davacı firmanın da yapımda yer aldığının anlaşıldığı, taraflar arasında söz konusu TV yapımının gerçekleştirilmesi için sözlü bir ortaklık ilişkisi kurulduğunun kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile bilirkişi raporunda hesaplanan alacak miktarına göre ıslah edilen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-)Tüm dosya kapsamından, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, TRT 6 TV kanalında yayınlanan "Senaxwan" isimli şiir programının yapımı için taraflar arasında bir adi ortaklığın kurulduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınarak, aynı kanunun 642 ve devamı maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir.
Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu"nun 644. maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.".Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesinde ise; "Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır." hükmü yer almaktadır. Keza, aynı yasanın kazanç ve zarara katılma başlıklı 623. maddesine göre de; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir." hükmünü ihtiva etmektedir.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, yazılı olarak düzenlenmiş bir ortaklık sözleşmesinin bulunmaması nedeniyle, ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortak olan davacıdan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (TMK"nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.Bütün bu açıklamalar ışığında, mahkemece, taraflar arasındaki adi ortaklığın varlığının ispat edildiği ve ortaklık konusu işte gerçekleştirildiği dikkate alınarak uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken TRT Bütçe (Bölüm hesapları iki çekim günü üzerinden) başlıklı belgede davacıya verilecek ücretin belirlendiği bütçe planlaması doğrultusunda bölüm başı ücreti belirlenerek 30 bölüm üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.