21. Hukuk Dairesi 2016/3078 E. , 2016/15233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 453.308,46 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar vekilince duruşmalı, davalılar vekillerince de duruşmasız olarak talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/11/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar vekili Avukat ... ile davalılardan .... San. Tur. Tic. A.Ş. vekili Avukat... Genel Müdürlüğü vekili Avukat....ve ... vekili Avukat .... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan gün de Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
1- Dava, iş kazasından vefata dayalı sigortalının hak sahibi yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı ... için 238.945,31 TL maddi, 60.000 TL manevi, davacı kızı ... için 44.363,15 TL maddi, 50.000 TL manevi, davacı oğlu ... için maddi tazminat isteminin reddi ile 50.000 TL manevi, davacı anne ve baba ve kardeşleri için ayrı ayrı 1.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıların desteği ....’ın .... Genel Müdürlüğü tarafından, asıl işveren ...aat Sanayi Tur. Ve Tic. A.Ş.’ne ihale edilen ve alt işveren .... tarafından yapımı üstlenilen inşaat işinde kalıp ustası olarak çalışırken olay tarihinde köprü ayağı temel çukurunda kalıp çakarken çukuru çevreleyen toprağın sigortalının üzerine göçmesi üzerine vefat ettiği, mahkemece itibar edilen 03.11.2014 tarihli bilirkişi heyeti kusur raporunda davalı asıl işveren .... Şirketine %45, alt işveren ....’a %45 oranında kusur verilirken, davacıların desteği sigortalıya tehlikeyi işverene bildirmediği ve gerektiğinde çalışmaktan kaçınmadığı gerekçesiyle %10 oranında kusur verildiği, hükme esas 24.03.2015 tarihli hesap raporunda sendika tarafından bildirilen ücret dikkate alınarak asgari ücretin 3,01 katı üzerinden hesap yapıldığı anlaşılmıştır.
2- İş kazalarında olay, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik İlkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu"nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir )
Somut olayda, mahkemece itibar olunan 03.11.2014 tarihli bilirkişi heyeti kusur raporunda her ne kadar müteveffa işçiye iş kazası tehlikesini işverene bildirmediği ve gerektiğinde çalışmaktan kaçınmadığı gerekçesiyle %10 oranında kusur verilmiş ise de; kusur raporunun olayın oluşuna uygun olmadığı gibi, işçiye çalışmaktan kaçınmaması nedeniyle kusur yüklenmesinin de uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; zararlandırıcı olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77. maddesinin öngördüğü koşullar göz önünde tutularak olayın oluşuna uygun rapor alınması için dosyanın konusunda uzman 3 kişilik iş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi heyetine incelettirilmek suretiyle kusur raporu almak iken; yetersiz bilirkişi kusur raporunu hükme esas alarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Somut olayda, sigortalının ücretinin ... İnşaat İşçileri Sendikası tarafından bildirilen ücret dikkate alınarak 3,01 kat üzerinden yapılan hesap hükme esas alınarak maddi tazminatlara hükmedilmiş ise; sigortalının sendikaya bağlı çalışan işçi olmadığının anlaşılması karşısında bu ücretin esas alınarak hesap yapılması doğru olmamıştır.
Yapılacak iş, davacıların maddi tazminat talepleri bakımından kazalı işçinin olay tarihinde kalıp ustası olarak çalıştığı dikkate alınarak bu nitelikteki bir işçinin alabileceği ücretin Çevre ve Şahircilik Bakanlığı’ndan, TÜİK’dan ve ilgili meslek odalarından araştırılarak kazalı işçinin gerçek ücretinin tereddütsüz olarak belirlemek, belirlenen bu gerçek ücrete göre davacıların maddi zararlarını yeniden hesaplamak, tüm delilleri bir arada gözeterek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
4- Öte yandan manevi tazminatların takdirine ilişkin temyiz incelemesinde gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim, ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de; hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı anne, baba ve kardeşlerin her biri için takdir edilen 1.000 TL’şer manevi tazminatların ayrı ayrı az olduğu açıktır.
O halde, taraf vekillerini bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, davacılar ile davalılar yararına takdir edilen 1.350.00 TL duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 19.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.