3. Hukuk Dairesi 2016/14199 E. , 2018/4757 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşma istemli, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 08.05.2018 tarihinde davacı asil ... geldi. Davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan davacı asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; inşaat ustası ve taşeron olarak birçok işini yaptığı davalının, özel parselasyon yaptırdığı 1113 parsel sayılı taşınmazının 203 m² lik bölümünü 10.09.2004 tarihli sözleşmeyle 20.000 TL satış bedeli karşılığında kendisine sattığını, tapu devrinin yapılacağı bildirildiğinden satın aldığı bölümde tripleks bina inşa etmeye başladığını, binanın kısmen 2007 yılı Ağustos ayında bittiğini, ancak davalının tapu devrine yanaşmadığını ileri sürerek; satın aldığı bölümün tapusunun iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere sözleşmedeki satış bedelinin güncellenmiş değeri olan 20.000 TL ile bina bedeli olan 10.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, bu talepler kabul görmezse binanın kendisi tarafından yapıldığının tapuya şerh verilmesine karar verilmesini talep etmiş; 22.08.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile bina bedeli yönünden talebini 60.000 TL"ye artırmıştır.Davalı; 10.09.2004 tarihli sözleşmenin satış sözleşmesi olmayıp inşaat yapım sözleşmesi olduğunu, davacının kaba inşaat işçiliğini yaptığı binayı yarıda bırakıp gittiğini, bir kısım işçilik alacağı dışında alacağı bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; tapu iptal ve tescil talebinin reddine, dava konusu binanın değeri olan 39.750 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen 27.09.2012 tarihli karar, taraflarca temyiz edilmiş ve dairemizin 09.05.2013 günlü ve 2013/4989 E. 2013/7775 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; tapu iptal ve tescil talebinin reddine, dava konusu satış bedelinin güncellenmiş değeri olan 13.423,03 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen 24.04.2014 tarihli karar, davacı tarafın temyizi üzerine, dairemizin 28.04.2015 günlü ve 2014/20366 E. 2015/7216 K. sayılı ilamı ile davacı lehine bozulmuştur.Mahkemece; uyulan dairemiz bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulundan rapor aldırılmış ve davacı tarafça 10.09.2004 tarihli sözleşmeye istinaden 20.000 TL"nin davalıya ödendiğinin ispatlanamadığı, taşınmaz üzerinde yapılan binanın çatı ve pencere doğramaları haricindeki kısımlarının davacı tarafından kendi emek ve parası ile meydana getirildiğinin tanık beyanı anlatımları ile sabit olduğu, alınan bilirkişi raporlarına göre inşaatın % 60 oranında tamamlanmış olduğu gerekçe gösterilerek; tapu iptal ve tescil talebinin reddine, dava konusu binanın değeri olan 39.750 TL"nin, 10.000 TL"sinin dava tarihi olan 12.03.2008 tarihinden itibaren, 29.750 TL"sinin ise ıslah tarihi olan 22.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı tarafın satış bedeline yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği üzere, Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğmuştur.
Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Eş söyleyişle, kesinleşmiş olan bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak teşkil eder.
Somut olayda; satış bedelinin tahsili isteminin reddine dair verilen 27.09.2012 tarihli karar, dairemizce; davacı tarafından yapılan iş bedelinin, arsanın rayiç bedeli olarak eşitlendiği, buna göre arsanın, sözleşmenin yapıldığı 10.09.2004 tarihindeki rayiç bedelinin belirlenmesi ve bu bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihinde ulaşacağı alım gücünün bilirkişi aracılığı ile belirlenerek hüküm altına alınması gerektiğinden bahisle, davacı yararına bozulmuştur.Bozma ilamına uyan mahkemece 24.04.2014 tarihli karar ile dava konusu satış bedelinin güncellenmiş değeri olan 13.423,03 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine dairemizce sadece bina bedeline yönelik istem yönünden bozulmuş, dolayısıyla bozma kararının kapsamı dışında kalan satış bedeline yönelik karar kesinleşmiştir.Buna göre, mahkemece; dairemizin ilk bozma kararına uyularak verilen satış bedeline ilişkin kararın, yine dairemizin ikinci bozma kararı dışında bırakılması nedeniyle kesinleştiği gözetilerek yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davacı tarafça satış bedelinin davalıya ödendiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle istemin tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün gerekçesinin değiştirilmesi ve düzeltilerek onanması HUMK"nun 438. maddesinin 7 ve 8. fıkraları hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın tüm, davacı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin değiştirilmesine ve hüküm fıkrasının 2. bendi çıkartılarak yerine;
"2-a) Satış bedelinin güncellenmiş değeri olan 13.423,03 TL"nin dava tarihi olan 12.03.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen 24.04.2014 tarihli karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
b) Dava konusu binanın değeri olan 39.750 TL"nin, 10.000 TL"sinin dava tarihi olan 12.03.2008 tarihinden itibaren, 29.750 TL"sinin ise ıslah tarihi olan 22.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" yazılmasına, hükmün gerekçesi değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.