3. Hukuk Dairesi 2016/12546 E. , 2018/4759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen istirdat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşma istemli, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 08.05.2018 tarihinde davacı vekili Av....geldi. Davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; açmış olduğu boşanma davasında davalı ... ile müşterek çocuklar..., ... ve ... için toplam 20.000 TL tedbir nafakası ödemesine karar verildiğini, davalı tarafça... 23. İcra Müdürlüğünün 2013/25900 sayılı takip dosyasıyla 12.07.2013 ila 12.08.2013 tarihleri arasındaki döneme ilişkin 20.000 TL nafakadan eksik ödendiği iddia edilen 15.007,23 TL ile devam eden aylara ilişkin nafakanın tahsilinin talep edildiğini, takibe yapmış olduğu itirazın icra hukuk mahkemesince kaldırıldığını, nafaka karşılığında kendisine ait evde kalan davalı ve çocuklarının elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet, kablo tv, apartman ortak giderleri, sağlık sigorta primleri ve eğitim giderlerini ödediğini, bakiye kalan nafakayı ise davalının banka hesabına yatırdığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, dava tarihi itibariyle borçlu olmadığının tespiti ile haksız takip başlatan davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiş; 27.03.2014 tarihli celsede nafakaları icra dosyasına yatırması nedeniyle davaya istirdat davası olarak devam edilmesini istemiştir.Birleşen 2014/382 Esasa sayılı davada; davacı, aynı vakıalara dayanarak; 15.11.2013 ila 08.05.2014 tarihleri arasındaki dönemde nafakaya mahsuben yapmış olduğu 52.537,43 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdatını talep etmiş, 16.09.2014 tarihli dilekçesiyle; davalı yanında çalışan ... için yaptığı ücret ödemeleri ve sigorta primleri nedeniyle asıl davada talep ettikleri 24.520 TL ile birleşen davada talep ettikleri 10.404 TL"den feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalı; bakıcı olarak görevlendirilen kadına 1.800 TL ücret ödenirken birden ücretin 5.000 TL"ye çıkarılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sair harcamaların gereksiz ve keyfi olduğunu, bunların nafaka alacağından mahsup edilemeyeceğini, TBK"nun 144/3 maddesinde yazılı olduğu üzere nafaka alacağının niteliği gereği doğrudan doğruya alacaklıya verilmesi gereken bir alacak olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.Mahkemece; davacı tarafın bir kısım harcamalara ilişkin talebinden yargılama sırasında feragat ettiği, davacı tarafın mahsubunu istediği diğer ödemelerin ise davalının rızası olmaksızın yapıldığı, TBK"nun 144/3 maddesi ve Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere nafaka borçlusunun kendiliğinden yapmış olduğu harcamaların ödenecek nafakadan mahsubunun mümkün olmadığı gerekçesiyle; asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafından davacı aleyhine açılmış ve iş bu dava ile birleştirilmiş bir dava bulunmamasına rağmen, karar başlığında davacının birleşen davada davalı, davalının ise birleşen davada davacı olarak gösterilmesinin mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hatalardan olduğunun anlaşılmasına göre; davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı tarafın vekalet ücretine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Somut olayda, birleştirilen davaların esastan reddine karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca her dava için ayrı nisbi vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile her dava için maktu vekalet ücretine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının B bendinin 5 ve 9. alt bendlerinde yer alan "...1.500 TL..." rakamlarının çıkartılarak yerlerine sırasıyla "8.400 TL" ve "6.080 TL" rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.