3. Hukuk Dairesi 2016/18027 E. , 2018/4761 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 08.05.2018 tarihinde davalı vekili Av. İsmail Uyar ile davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 15.11.2010 tarihinde ...da altın satışı yapmak üzere adi ortaklık kurduklarını, elde edilen karın eşit olarak paylaşılacağının kararlaştırıldığını, davalının ortaklığı sonlandırmak istemesi üzerine 10.12.2012 tarihinde hesapların birlikte incelendiğini ve kendisinin 4.000 gram 24 ayar altın alacaklı olduğu hususunda mutabakat sağlandığını, alacağının 1.000 gramının aynı gün ödendiğini, kalan 3.000 gram 24 ayar altın alacağının ise 31.03.2013 tarihinde ödeneceğinin davalı tarafından taahhüt edildiğini, ancak bakiye alacağını ödemeyen davalının bu nedenle başlatmış olduğu takibe de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiş, isticvap olunduğu 06.10.2015 tarihli celsede; davalının ortaklığı sona erdirmek istemesi nedeniyle alacağının 5.500 gram altın olarak kararlaştırıldığını, bir hafta içerisinde işyerinde kalan hurda altından 500 gram has altını davalının bilgisi dahilinde aldığını, 1.500 gram altının davalı tarafından İstanbul"da verildiğini, sözleşme tarihinden sonra ..."dan 500 gram ve ..."dan 600 gram altın tahsil etmesi nedeniyle davalıdan 2.400 gram altın alacağının kaldığını, sözleşmede 3.000 gram altın yazdığı için bu miktar üzerinden takip başlattığını bildirmiştir.
Davalı; kendisine ait altınların satılması ve karın eşit olarak paylaşılması için davacı ile anlaştığını, bu nedenle 2011 yılı başında Bursa İlinde şube açıldığını, anlaşma kapsamında davacıya yaklaşık 25.000 gram altın teslim ettiğini, satışlar istenilen düzeyde olmadığı için ortaklığı bitirmek istediğini, davacının satış için vermiş olduğu altınları iade etmek için 5.000 gram altın talep ettiğini, altınlarını geri alabilmek için davacı tarafından hazırlanan bir takım belgeleri imzalamak zorunda kaldığını, tehdit altında imzalanmış olan bu belgelerin geçerli olmadığını, ayrıca davacının ortaklığa sermaye koymadığı gibi satış bedellerini de tahsil ettiğini, sonrasında ise hissesine düşen payın ödenmesi nedeniyle davacıya borcu olmasının mümkün olmadığını, aksinin kabulü halinde dahi davacıya borçlu bulunmadığını, zira davacının 10.12.2012 tarihinde düzenlediği başka bir belge ile kendisinden 600 gram altın aldığını kabul ettiği gibi kalan alacağını kendisine ait altınları sattığı şahıslardan tahsil ederek kapatacağını bildirdiğini, davacının vermiş olduğu vekaletnamedeki tevkil yetkisini kullanarak bir avukatı vekil tayin etmesi ve bazı şahıslar aleyhine takip başlatmış olmasının bu hususu kanıtladığını, yine davacının 08.02.2013 tarihli belge ile ..."dan 1.019,80 gram altın, Hakan Durak"tan 501,63 gram altın aldığını kabul etmesine rağmen bu altınları kendisine teslim etmediğini savunarak; davanın reddini ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece; davacının 10.12.2012 tarihli belge ile eki olan 17.12.2012 tarihli belge uyarınca davalıdan 2.400 gr altın alacaklı olduğu, belgelerin cebir ve tehdit altında imzalandığını savunan davalının takip ve dava tarihine kadar herhangi bir hukuki yola başvurmadığı, davacının 29.12.2012 tarihinde ..."tan tahsil ettiği 49,96 gram altın mahsup edildiğinde davalıdan 2.350,04 gram altın alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi nedeniyle imzalandığı bildirilen 10.12.2012 tarihli ve "Kalınan Mutabakat" başlıklı belge ile eki niteliğindeki 17.12.2012 tarihli belgeden kaynaklanan alacak için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı, 10.12.2012 tarihli belge uyarınca davalıdan 3.000 gram altın alacaklı olduğunu, davalının bu borcu ödememesi üzerine takip başlattığını ileri sürmüş, isticvap olunduğu celsede ise, sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaklığa ait altın alacağının bir bölümünü tahsil ettiğini, bu nedenle davalıdan 2.400 gram altın alacaklı olduğunu bildirmiştir. Davalı ise; 10.12.2012 tarihinde davacıya 3.000 gram altın borçlu olduğunun kararlaştırıldığını, aynı gün davacıya 600 gram altın verdiğini, ayrıca sonradan ortaklığa ait altın alacağının bir bölümünü tahsil eden davacının bu nedenle tanzim ettiği belgeleri kendisine verdiğini savunarak, davacıya borçlu olmadığını bildirmiştir.Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hasuslar hakkında tarafların isticvap edilmeleri gerekmektedir.Her ne kadar, mahkemece; yargılama sırasında taraflar ayrı ayrı isticvap olunmuş ise de, dosyaya delil olarak sunmuş oldukları belgeler hakkında beyanlarına başvurulmamıştır.Hal böyle olunca, mahkemece; davanın temelini oluşturan vakıalar ile ilişkisi bulunduğu ileri sürülen belgeler hakkında tarafların isticvap olunarak sorguya çekilmesi, gerekirse bilirkişi kurulundan yeniden rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, 1.630’ar TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.