3. Hukuk Dairesi 2020/10045 E. , 2021/1869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis davasının tenkis istemi yönünden kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalıların istinaf başvurularının kabulü ile davanın reddine dair yeniden esas hakkında verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; murisi ..."ın Beyoğlu 17. Noterliğinin 01/06/1999 tarihli ve 13964 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile ... Aile Eğitim Vakfı"nı mirasçı olarak atadığını öğrendiğini, ancak vasiyetnamenin manevi zorlama sonucunda düzenlendiğini, ayrıca murisin vasiyetname düzenlemeye ehil olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davalı annesi ve erkek kardeşinin miras yolu ile hak sahibi olmaması için ellerinden geleni yaptıklarını ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tasarruf oranını aşan kısmının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davanın süresinde açılmadığını, vasiyette bulunan müteveffa ..."ın, bu vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında tasarruf ehliyetine sahip olduğunu, hür iradesi ile işlem yaptığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; murisin fiil ehliyetinin bulunduğu, manevi baskı altında vasiyetnamenin yaptırıldığı iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı davacının saklı payının zedelendiği gerekçesiyle, vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, sabit tenkis oranına göre tenkis isteminin kısmen kabulü ile 150.000 TL"nin davalı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; murisin 01/06/1999 tarihi itibarıyla fiil ehliyetine sahip olduğu anlaşıldığına ve vasiyetnamenin manevi zorlama ile akdedilmiş olduğu davacı tarafça ispat edilemediğine göre; davacının vasiyetnamenin iptali isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, tenkis talebi yönünden yargılama sırasında yapılan araştırmaya göre; murisin ölüm tarihi itibarıyla herhangi bir mal varlığı bulunmadığı, vasiyetname gereği atanmış mirasçıya intikal etmiş herhangi bir mal varlığı olmadığı, murisin vefatından evvel tek
mal varlığı olan taşınmazını 15/03/2006 tarihli bağış işlemi sonucu ... Aile Eğitim Vakfı"na devrettiği, murisin terekesinde olmadığı, 29/04/2007 tarihinde vefat ettiğine göre davacının sözkonusu bağış nedeniyle saklı payının ihlal edildiğine ilişkin işbu davasının bir yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 04/12/2008 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvusurunun reddine, davalıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılarak; vasiyetnamenin iptali davasının reddine, tenkis davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke, mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK. md. 565) Mirasbırakanın, TMK"nın 564 üncü maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.
Tenkis talebine yönelik yapılan incelemede, murisin 29/4/2007 tarihinde vefat ettiği, dava konusu vasiyetnamenin sadece davalı vakıf lehine düzenlendiği, vasiyetnamenin açılması dosyasında davacıya 30/05/2008 tarihinde tebligat yapıldığı, tenkis davasının ise süresinde 04/12/2008 tarihinde açıldığı, murisin dava tarihi itibariyle tenkise tabi malvarlığı bulunmadığının belirlendiği görülmektedir.
Buna göre, Bölge adliye mahkemesince, tenkis davasının süresinde açıldığı kabul edilerek mirasbırakanın terekesinin ölüm tarihindeki bıraktığı değerlere ilişkin olduğu ve ölüm tarihi itibariyle mevcut terekesinin bulunmadığı, diğer davalıların ise lehine vasiyetname düzenlenmemiş olduğundan saklı pay ihlali nedeniyle tenkis talebinin yöneltilemeyeceği gerekçesiyle; davanın, davalı vakıf yönünden reddine, diğer davalılar yönünden ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, HMK"nın 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.