22. Hukuk Dairesi 2016/27989 E. , 2020/922 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket nezdinde 01.06.2008-02.04.2013 tarihleri arasında çalıştığını, ödenmeyen işçilik alacakları sebebiyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davacının işyerini terk ederek işi bıraktığını, davacının çalışma süresince hak kazandığı tüm alacaklarının kendisine eksiksiz ödendiğini ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1- Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı) Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe - hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.Somut olayda, mahkemenin kısa kararının 1 numaralı bendinde, “1.538,86 TL yıllık ücret alacağının”, “150,62 TL hafta tatili alacağının” davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuş olup, gerekçeli kararın hüküm kısmında “1.538,86 TL yıllık ücretli izin alacağının”, “150,62 TL resmi bayram ve genel tatil ücreti alacağının” davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuştur. Bu durumda, gerekçeli kararın hüküm fıkrası ile kısa karar arasında çelişki bulunduğu belirgindir.Mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde çelişkili karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda, davacı, dava dilekçesinde ve ... 2. Noterliğinin 02.04.2013 tarihli ve 03090 yevmiye numaralı davalıya keşide ettiği ihtarnamesinde, iş sözleşmesinin ödenmeyen işçilik alacakları nedeniyle 02.04.2013 tarihinde feshedildiğini beyan etmiş olup; davacı tarafından keşide edilen feshe ilişkin ihtarname davalıya 10.04.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı ise ... 30. Noterliğinin 04.04.2013 tarihli ve 05333 yevmiye numaralı ihtarnamesinde davacının 01.04.2013-02.04.2013-03.04.2013 tarihlerinde mazeret bildirmeksizin devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin bu sebeple İş Kanunun 25/II-g maddesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini savunmuştur. İlgili ihtarnameler, dava dilekçesi içeriği ve dosya kapsamı dikkate alındığında, ilk fesih iradesinin davacı taraftan geldiği ve iş sözleşmesinin ödenmeyen işçilik alacakları sebebiyle haklı nedenle feshedildiği hususu sabit olduğundan, mahkeme gerekçesinde iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiğinin ifade edilmesi hatalı olmuştur.3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.Davacı dava dilekçesinde işverence yemek verileceğinin kararlaştırıldığını, ancak 5-6 ay sonra bu uygulamadan vazgeçildiğini ileri sürerek yemek ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. İşyerinde davalı tanık beyanlarına göre, her ay elden 100,00 TL yemek ücreti verildiği hususu sabittir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacıya tüm hzimet süresi boyunca yemek ücreti verilmediği kabul edilmek suretiyle yemek ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ancak dava dilekçesi içeriği dikkate alındığında, davacının ilk çalışmaya başladığı 6 aylık dönem dışlanmak suretiyle yemek ücreti alacağının hesaplanması gerekirken, yukarıdaki Kanun maddesi ve taleple bağlılık ilkesi ihlal edilmek suretiyle hesaplama yapılması hatalıdır.4-Ayrıca, hüküm altına alınan alacakların "net” mi yoksa "brüt" tutar mı olduğunun hüküm yerinde açıklanmaması da infazda tereddüt yaratır mahiyette görüldüğünden doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.