Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2230
Karar No: 2015/1316
Karar Tarihi: 28.01.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/2230 Esas 2015/1316 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/2230 E.  ,  2015/1316 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SİLİFKE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 20/09/2013
    NUMARASI : 2013/64-2013/115

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu 1390 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yerde baraj yapılacağından gerekli işlemlerin adına gerçekleştirilmesi için davalı oğlunun vekaletname istediğini, hile ile alınan vekaletname kullanılarak taşınmazın diğer davalıya devredildiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, hile iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının, 30.6.2010 tarihinde noterde düzenlenen vekaletname ile maliki olduğu 1390 parsel sayılı taşınmazının davalı A.. D.."a satılması yada bağışlanması için diğer davalı H.. D.."ı vekil tayin ettiği, 2.7.2010 tarihli resmi senet ile vekil tarafından anılan taşınmazın davalı A.. D.."a bağış suretiyle temlik edildiği, vekil olan davalı Hamdi"nin davacının oğlu olduğu, diğer davalı Armağan"nın ise davacının torunu ve aynı zamanda davalı Hamdi"nin oğlu olduğu anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki; vekaletin hile ile alındığı iddiasının, aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kulanıldığı iddiasını da kapsadığı açıktır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
     Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
      Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona  dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
       Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında  bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; her ne kadar yargılama sırasında dinlenen ve aynı zamanda davacının kızları olan tanıklar Fatma ve Emine, vekilin davacıyı kandırmak suretiyle vekaletname aldığını davacıdan duyduklarını söylemişlerse de, bu tanıkların davacının kızları olması gözetildiğinde tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil edilmesinde menfaatlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan; davalı tanıkları olarak dinlenen Cennet ve Servet ise anlatımlarında, davacının taşınmazını oğluna vermek istediğini, resmi işlemler için kaymakamlık binasına gitmek istemediğini, kurumda çalışan torununun eşinin haberi olmaması için vekaletname vermek istediğini söylemişlerdir.
    Ayrıca; 30.6.2010 tarihli vekaletname içeriğinden de anlaşıldığı üzere davacının, maliki olduğu 1390 parsel sayılı taşınmazın bizzat davalı A.. D.."a satış ya da bağış yapılması için diğer davalı Hamdi"yi yetkilendirdiği, vekil Hamdi"nin de bu yetkisini kullanarak çekişme konusu taşınmazı davalı Armağan"a bağış suretiyle temlik ettiği tartışmasızdır.
    Bu durumda; somut olgular ve bir kısım tanık anlatımları yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde temlikin iradi olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi