21. Hukuk Dairesi 2015/20917 E. , 2016/15537 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, kararın gerekçesinde; söz konusu olay sebebiyle davacıda herhangi bir maluliyetin bulunmaması ve çalışmadığı sürelerde ... tarafından kendisine gelir bağlanarak gerekli ödemelerin yapılmış olması nedeni ile maddi tazminatın, usulüne uygun bir dava ile talep edilmemesi nedeni ile de manevi tazminatın reddine karar verildiği açıklanmış ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargılama sırasında davacı, ıslah harcı yanında başvuru harcı ve peşin harç da yatırarak 13.07.2015 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini yinelemiş, ayrıca manevi tazminat isteminde de bulunmuştur.
Manevi tazminat talebi ile ilgili hüküm kurulurken, davacının manevi tazminat istemiyle ilgili dilekçesinin hukuki değerlendirmesinde yanılgıya düşüldüğü görülmektedir.
Gerçekten ıslahla dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınmasının mümkün olmadığı, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmadığı, bu yöndeki istemlerin davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere reddinin gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir. Öte yandan; harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır.
Somut olayda; manevi tazminat istemini de içeren ıslah dilekçesinin verilmesini takiben başvurma harcının yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre ıslah talebiyle verilen dilekçenin bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün gerektiği ortadadır. Hal böyle olunca da davacının ek dava yoluyla manevi tazminat isteminde bulunduğunun kabulü ile manevi tazminat istemi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek, ek dava dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi suretiyle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının davalı işverene ait işyerinde 07.10.2010 tarihinde yapılan patlatma sırasında patlatmadan kaynaklanan toz ve dumana maruz kaldığı uyuşmazlık konusu değildir. Davacının patlama sırasında toz ve dumana maruz kalması nedeni ile fiziksel bir zarar görmese de yaşadığı olay nedeniyle manevi zarar görmesinin mümkün olduğu, hal böyle olunca; davacının maluliyeti söz konusu olmasa bile manevi zarar gördüğünün kabulü ile bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerektiği açıktır. Ayrıca davacının iki ayrı dava açmış olması nedeni ile de maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında hükmolunacak yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin de buna göre değerlendirilmesi, maddi tazminat isteminin reddi nedeniyle taraflar lehine vekalet ücreti yönünden oluşacak usulü müktesap hak da gözetilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.