Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2411
Karar No: 2018/8282
Karar Tarihi: 27.11.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/2411 Esas 2018/8282 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/2411 E.  ,  2018/8282 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki geçit hakkı kurulması davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 09.01.2017 gün ve 2016/7693 Esas - 2017/1 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    KARAR
    Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin maliki olduğu 10312 parsel sayılı taşınmazın ana yola cephesi bulunmadığını ileri sürerek belirlenecek uygun güzergahtan bedeli karşılığında geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
    Davalılar ... vekili, ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 10312 parsel sayılı taşınmaz lehine bilirkişi raporunda 3 numaralı güzergah olarak gösterilen 6977 parsel sayılı taşınmazın 306,66 m2"lik kısmı üzerinde geçit hakkı kurulmasına dair hükmün aleyhine geçit hakkı kurulan parsel maliki ..."ün temyizi üzerine; Dairemizin 28.03.2012 tarihli, 2012/3552 Esas, 2012/4573 Karar sayılı ilamı ile; geçit kurulan yerin, kadastro çalışmaları sırasında kısmen ... dere yatağı olarak kadastro dışı bırakılan kısma isabet ettiği anlaşıldığından bu kısım dışında başka bir yerden geçit alternatiflerinin tespit edilip karar verilmesi gerekir, gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, dava konusu taşınmazın ana yola çıkması için tüm alternatiflerin kısmen ... dere yatağına isabet ettiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 29.11.2013 tarihli, 2013/13916 Esas-14873 Karar ilamı ile; dava konusu taşınmazın, kadastral yola ulaşabilmesi için, dere yatağından geçilmesinde zorunluluk bulunduğunun anlaşıldığını, bu durumda dere yatağından köprü kurulmak suretiyle geçit tesisinin mümkün olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir, gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda geçit bedelinin kesin sürede yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacılar vekilince temyizi üzerine Dairemizin 09.11.2017 tarihli, 2016/7693 Esas-2017/1 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Davacılar vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
    Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
    Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
    Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
    Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni ... Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
    Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
    Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nun 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
    Aynı yasanın 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
    Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
    Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
    1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
    2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
    3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
    4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
    Somut olayda; mahkemece 30.12.2015 tarihli celsede 14.12.2015 tarihli ek raporda "A" alternatifine ilişkin geçit bedeli olan 27.701,44 TL"den davacı tarafça daha öncesinde mahkeme veznesine depo edilmiş, 3.419,40TL"nin mahsubu ile 24.282,04 TL"nin depo edilmesi için davacı tarafa iki hafta kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde, gereğinin yerine getirilmemesi halinde "buna dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının" şeklinde ihtaratta bulunulduğu, ne var ki, 14.12.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda "A" harfi ile gösterilen güzergahın, 297 ada 9 parsel sayılı taşınmazdan 3 metre genişliğinde 180,096 m2"lik geçiş yolu ve dere yatağı üzerinden DSİ Genel Müdürlüğünün izni alınmak suretiyle 3 metre genişliğinde 21,903 m2 köprü kurulması suretiyle geçit hakkı verilebileceğinin belirtildiği, 297 ada 9 parselin geçit hakkı tesis edilecek 180,096 m2"nin değerinin 2.701,44 TL ve betonarme köprüye ilişkin proje, uygulama ile onay maliyetinin 25.000,00 TL olup bu güzergah bedelinin davacı tarafa maliyetinin toplamda 27.701,44 TL olarak belirtildiği halde mahkemece davacı tarafa, 297 ada 9 parselin geçit hakkı tesis edilecek 180,096 m2"nin değeri olan 2.701,44 TL"yi depo etmek için süre verebileceği halde depo bedeline betonarme köprüye ilişkin proje, uygulama ile onay maliyeti olan 25.000,00 TL"nin eklenerek kesin süre verilmesinin usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan; davacı tarafın genel yola çıkması amacıyla kurulacak geçit hakkının, mahkemece geniş pafta gözetilmek suretiyle ve tüm alternatiflerin değerlendirilmesi sonucu belirlenecek geçit güzergahı için köprü kurulmasının mümkün olup olmadığının, geçit güzergahını gösterir bilirkişi raporu ve krokinin eklenmek suretiyle...den sorularak yukarıda değinilen ilkelere göre, dava tarihine yakın geçit bedelinin belirlenip, bu bedelin depo ettirilmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme itirazları yerinde görüldüğünden Dairemizin onama ilamı kaldırılarak, yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin, 09.11.2017 tarih, 2016/7693 Esas, 2017/1 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi