3. Hukuk Dairesi 2016/17833 E. , 2018/5063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların 23/07/2011 tarihinde evlendiklerini, evlilik süresince davalının maddi ve manevi yükümlülüklerini yerine getirmeyerek evi terk ettiğini, düğün esnasında takılan ziynet eşyalarının düğünden sonra rızası hilafına davalının ailesi tarafından alındığını ve iade edilmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde 50.000 TL bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; düğünde takılan altınların balayından dönünceye kadar şahsına ait kasada muhafaza edildiğini, balayı dönüşü davacının istediklerini aldığını, bahsi geçen altınların halen bankada kendisine ait banka kasasında bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiş; 13.02.2014 tarihli dilekçede 20 adet küçük altının kasaya konulduğunu sonra bozdurulup tatil yapıldığını, kalanın da davacıda olduğunu beyan etmiştir.Mahkemece; davalı tarafından ziynet eşyalarının evlilik birliği devam ederken banka kasasına konulduğu, bu nedenle davacı kadının ziynet eşyalarını almadan müşterek konuttan ayrıldığı, düğün CD görüntülerinden ziynetlerin miktar ve niteliğinin kesin bir şekilde tespit edilemediği, ancak hayatın olağan akışı içerisinde düğünün yapıldığı salon, davetliler, takı kutuları, ve defalarca dolup boşalan takı sepeti birlikte değerlendirildiğinde davacının talebinin afaki olmadığı, bu sayıda ziynet eşyasının, bu nitelikteki bir düğünde takılma olasılığının kuvvetle muhtemel olduğu, yok saymanın ise hak kaybına sebep olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, 150 Adet 1 / 4 Ziynet Altın x 170.00 TL = 25.500,00TL, 16 Adet Reşat 22 Ayar bilezik. (Ortalama 15. gram.)16x15 = 240 gr.x 101,00.TL = 24.240,00.TL, 10 Adet 1 / 2 yarım altın x 340,00.TL = 3.400,00.TL, 1 Adet 2 1 / 2 Ziynet altın x 1.700,00.TL = 1.700,00.TL, 1 Adet altın Set ( ortalama 25 gram ) 25 gr. x 82,00TL =
2.050,00.TL,toplam 56.890,00 TL, yukarıda yazılı ziynet eşyalarının davalı tarafından davacıya aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde, dava tarihindeki bedelleri toplamı olan 56.890.Tl.den davacının tefrik dilekçesinde talep ettiği miktara göre 50.000.Tl. ziynet eşyası alacağının (taleple bağlı kalınarak) tefrik tarihi olan 11/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen türden eşyalardır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken yanında götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını kadının ispatlaması gerekir.Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.
Somut olayda, davacı kadın ziynet eşyasının varlığını ispat etmek için delil olarak düğün DVD"sini dosyaya sunmuştur. DVD çözümüne ilişkin bilgisayar teknisyeni bilirkişinin sunduğu 17.02.2016 tarihli raporda; 44 adet küçük kutu, 1 yüzük, 1 bileklik, 1 bilezik, 1 altın, 7 adet büyük kutunun takı sepetine koyulduğunun tespit edildiği görülmüştür.Mahkemece hükme esas alınan 22.10.2015 havale tarihli kuyumcu bilirkişi raporunun ise tamamen varsayıma dayalı olarak hazırlandığı anlaşılmış olup, davalı taraf bu rapora karşı; teknik inceleme ihtiva etmediği, masalar dolaşılarak takıların bohçaya atıldığı ve takıların mahiyetinin belirlenmediğini ileri sürerek itiraz etmiş olup, bu rapora itibar edilerek karar verilemez.Hal böyle olunca Mahkemece; dosyanın konusunda uzman yeni bir bilirkişiye tevdii ile, dosyada mevcut CD"ler incelenmek sureti ile, düğün töreni sırasında takı sepetine atıldığı tespit edilen kapalı kutular içinde hayatın olağan akışına uygun olarak ne miktarda (gram/çeyrek/yarım/bilezik vs.) ziynet eşyası olabileceği, talep edilen ziynet eşyalarının gram, ayar vs. niteliklerinin gözönüne alınarak davacının talep ettiği ziynet eşyalarının, incelenen CD"lerde hangilerinin mevcut olup olmadığı tek tek yazılarak, buna göre davacıya takılan ziynetlerin hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.