3. Hukuk Dairesi 2016/18025 E. , 2018/5199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin ticaret grubu abonesi olduğunu, 24.02.2014 tarihli kaçak tespit tutanağına istinaden harici hat çekmek suretiyle kaçak kullanım nedeniyle 2014/3 dönem için 6.524,70 TL kaçak ve 61.606,90 TL kaçak ek tahakkuku olmak üzere toplam 68.394,23 TL borç tahakkuk ettirildiğini, her ay düzenli gelen ve ödenen faturalar dışında kaçak tahakkuku yapılmasının haksız olduğunu ileri sürerek, 68.394,23 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacının harici hat çekmek suretiyle kaçak kullanımının sabit olduğunu, söz konusu tahakkuk işleminin 622 sayılı kurul kararı doğrultusunda gerçekleştirildiğini ve yasal düzenlemelere uygun olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 39.355,46 TL borçlu bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık kaçak tahakkukuna yönelik fatura nedeniyle açılan menfi tespit davası niteliğindedir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporuna ve ek rapora davacı vekili gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz etmiştir. Mahkemece bu itirazlar tam olarak karşılanmadan karar verilmiştir.Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda, bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirmek de uzman bilirkişilerin görevidir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı vekilinin bilirkişi raporuna ve ek rapora itirazlarını karşılar biçimde oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.