Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22510
Karar No: 2015/1501
Karar Tarihi: 29.01.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/22510 Esas 2015/1501 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/22510 E.  ,  2015/1501 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 05/10/2012
    NUMARASI : 2011/348-2012/323

    Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde bedelin tazmini davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılardan Y.. Y.. ve Z.. E.. tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    -KARAR-

    Dava; hile ile alınan vekâletnamenin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup yargılama sırasında istek tazminata dönüştürülmüştür.
    Davacılar; dava konusu paylı mülkiyete tâbi 51,58,4,37,40,41,42,48, 25,34,35,36,45,46 ve 47 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakanlarından intikal eden pay üzerinde elbirliği halinde malik olduklarını, paydaşlardan Namık ve Alaattin"in paylı mülkiyeti bağımsız mülkiyete dönüştürebilmek amacıyla vekâletname istediklerini, bu amaçla Diyarbakır 1. Noterliğinde 22/08/2002 tarih, ...., ..... ve ...... yevmiyeli vekâletnamelerle davalı N.. H.."yı vekil kıldıklarını, vekil N.. H.."nın taşınmazlardaki paylarını paydaşlardan N.. E.. ve A.. E.."e 06/09/2002 tarih, 490 yevmiyeli satış akdi ile eşit oranlarla satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, onların da takip eden yevmiyelerle 51 ve 58 parsel sayılı taşınmazı davalı A.. C.."e, 4,37,40,41,42,48 parsel sayılı taşınmazları M.. C.."e , 25,34,35,36,45,46,47 parsel sayılı taşınmazları ise S.. C.."e satış yoluyla devrettiğini, M.. C.."in de 4 parsel sayılı taşınmazı 06/09/2002 tarih, .... yevmiyeli satış akdi ile E.. Y.."a devrettiğini, temliklerin bilgi ve rızaları dışında gerçekleştirildiğini, aralarında akrabalık ilişkisi bulunan vekil ve kayıt maliklerinin el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, kendi içinde muvazaalı temlikler yapıldığı gibi satış bedellerinin de ödenmediğini, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında davacılardan Mehdiye ve N.. H.. davadan feragat ederken diğer davacılar ise iptal tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde vekil N.. H.."dan tespit edilecek bedelin tahsili isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılardan A.. C.., M.. C.., S.. C.. ; davalılardan Neytullah ve A.. E.."in davacılar Yüksel ve Z.. E.."ın kardeşi olduklarını, temliklerden haberdar olduklarını, ara malikler Neytullah ile A.. E.. ile trampa yaptıklarını, ilk temlikin ne şekilde gerçekleştirildiğini bilmedikleri gibi kendileri bakımından da bağlayıcı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece; kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılardan Y.. Y.. ve Z..E... tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerçekten de, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve dosyada mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde; vekâletnamenin hile ile alındığı ve vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK"nin 504/1). Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Diğer yandan, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re"sen) gözönünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötüniyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Öte yandan; Anayasanın 141. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasanın 297. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 294. madde de öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Hükmün sonuç bölümünde de; istek sonuçlarından her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve hakların birer birer açıkça ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılması zorunludur.
    Ne var ki; mahkemece yazılan kararın, dosyaya toplanan belgeler ve delillerin açıklanması ötesinde gerekçe içermediği, Anayasa ve Usul Yasasının yukarıda açıklanan hükümlerine uygun olmadığı gibi vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak hükme elverişli ve yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hâl böyle olunca; öncelikle çekişme konusu taşınmazların temlikini gösterir resmi akit tablosu, resmi akitte kullanıldığı anlaşılan Diyarbakır 1. Noterliğinin 22/08/2002 tarih, .... yevmiyeli vekâletname ve dayanak belgelerin, temlike konu taşınmazların mülkiyet durumunu gösterir çap kayıtlarının, davalı yanın savunmasının dayanağını teşkil eden trampa edildiği iddia edilen taşınmazların ilk tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtlarını gösterir çap kayıtlarının ve dayanakları resmi akit tablolarının getirtilmesi yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, tarafların toplanan ve toplanacak delillerinin birlikte değerlendirilmesi, hâsıl olacak sonuca göre ve Anayasının 141. HMK"nun 297. maddesi gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetli değildir.
    Davacılardan Y.. Y.. ve Z.. E.."ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi