3. Hukuk Dairesi 2017/3013 E. , 2018/5279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; taraflar arasında 01.01.2013 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi bulunduğunu, ödenmeyen kira alacaklarının tahsili için davalı hakkında takip başlattıklarını ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalılar; taraflar arasında imzalanan ve geçerli olan sözleşmenin 01.01.2013 başlangıç tarihli ve aylık 1.400,00-TL bedelli sözleşme olduğunu belirterek davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece; davalının sunduğu 1.400,00-TL bedelli sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulü ile takibin 2.240,00-TL anapara, 104,95-TL faiz miktarı üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacılar, taraflar arasında imzalanan 01.01.2013 başlangıç tarihli, 2 yıl süreli ve ilk beş ay 2.800,00-TL, sonraki yedi ay 3.000,00-TL bedelli olarak kararlaştırılan kira sözleşmesine dayanarak 02.07.2014 tarihinde başlattıkları icra takibinde, 2013 yılının Aralık ayına kadar, bakiye kira alacağı toplamı olan 15.160,00-TL ile 672,00-TL işlemiş faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Davalı ise taraflar arasında aynı tarihli ikinci bir sözleşme imzalandığını, geçerli olan bu sözleşmeye göre aylık kira bedelinin 1.400,00-TL olduğunu belirterek borcu bulunmadığını savunmuştur. Her ne kadar Mahkemece; davalının sunduğu kira bedeli 1.400,00 TL olan sözleşmeye itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, taraflar arasında sonradan imzalandığı kabul edilen düşük bedelli kira sözleşmesinde, 01.01.2013 tarihli, 2 yıl süreli ve ilk beş ay 2.800,00-TL, sonraki yedi ay 3.000,00-TL bedelli olarak kararlaştırılan sözleşmenin feshedildiği belirtilmediği gibi, davalı bu sözleşmeye karşı imza inkarında da bulunmamıştır. Davacılar ise; davalı tarafından ibraz edilen kira sözleşmesinin içeriğine karşı çıkarak, bu kira sözleşmesinin vergi dairesine verilmek üzere düzenlendiğini ileri sürmüşlerdir. Bu durumda düşük bedelli kira sözleşmesi stopaj vergisinden kaçmak için muvazaalı olarak düzenlenmiş olmakla tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından, davalının ibraz ettiği sözleşmeye itibar edilemez. Taraflar arasında geçerli olan sözleşme davacıların ibraz ettiği kira sözleşmesidir. Bu durumda Mahkemece uyuşmazlığın, davacıların dayandığı 01.01.2013 başlangıç tarihli ve kira bedeli ilk beş ay 2.800,00-TL, sonraki yedi ay 3.000,00-TL olan sözleşmeye göre incelenerek, kira alacağının hesaplanması ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kira bedelli daha az gösterilen sözleşme esas alınarak alacak miktarının hesaplanması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.