2. Hukuk Dairesi 2016/11804 E. , 2017/11566 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Kişisel İlişki
Taraflar arasındaki boşanma ve kişisel ilişki davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından boşanma davası yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 24.10.2017 günü temyiz eden davalı ... vekili Av. ... Aşcı ve karşı taraf ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece, taraflar arasında görülen erkek tarafından açılan boşanma davası neticesinde, taraflar eşit kusurlu bulunarak boşanma davası kabul edilerek TMK’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı kadının kendisi ve ortak çocuk için 06.05.2009 tarihinde Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası açtığı; işbu davada erkeğin, kendi annesinin etkisinde kalmak suretiyle eşini ve ortak çocuğunu evden kovduğu gerekçesiyle, davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar da 18.05.2010 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Davacı erkek, kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasına sunduğu cevap dilekçesiyle ileri sürdüğü vakıaları, kendi tarafından açılan boşanma davasında tekrardan ileri sürmüştür. Kadının bağımsız tedbir nafakası davasının açılmasından daha önceki bir tarihte başlamak üzere tarafların ayrı yaşamaya başladığı, nafaka davasının açılmasından sonra da kadına kusur olarak yüklenebilecek yeni bir olayın meydana gelmediği, hatta taraflar arasındaki fiili ayrılık döneminde davacı erkeğin başka bir kadınla yaşayarak çocuk sahibi de olduğu, kaldı ki mahkemenin kabulüne göre de, erkek tanıklarının kadının kusurlarına ilişkin anlatımlarının sebep ve saiki olmayan inandırıcılıktan uzak beyanlar olduğu da anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşında davacı erkek tam kusurludur.
Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK.m. 166/2)
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle davacının boşanma isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 1480.00 TL. vekalet ücretinin Hasan"dan alınıp Tülay"a verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.