3. Hukuk Dairesi 2016/8900 E. , 2018/5306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; ... İli, ... İlçesi, ... Köyü"nde bulunan 63,104,105,106, 107,109,111 ve 112 numaralı parsellerde 17.06.2013 tarihinde meydana gelen yangın neticesinde arazilerinin zarar gördüğünü, yangının davalıya ait elektrik direğinden kaynaklandığının değişik iş dosyası ile tespit edildiğini belirterek toplam 160 dekarlık zararın davalıdan tahsiline, olay tarihinden itibaren alacaklarına yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı; öncelikle yokluklarında yapılan delil tespitine ilişkin bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, dava konusu yangının elektrik hatlarındaki arızadan kaynaklandığına dair herhangi bir delil ve emare olmadığını, yangının elektrik hattından başka fiil ve eylemlerden çıkma ihtimalinin de bulunduğunu, kendilerine atfı kabil bir kusur olmadığını, meydana gelen zararla aralarında illiyet bağı bulunmadığını, davacının basit koruyucu önlemleri alarak zararı önleyebilecekken bunu yapmadığından kusurlu olduğunu, olayda kaçınılmazlık olgusunun incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davaya konu somut olayda davalının sorumluluğunun tehlike sorumluluğuna dayandığı kusurun aranmaması gerektiği kusurun olmaması halinde ancak hakkaniyet indirimi yapılabileceği kusurunun söz konusu olması halinde tehlike sorumluluğu söz konusu olduğundan kusur indirimi yapılamayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 54.456 TL"nin olay tarihi olan 17.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. .
2-) 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu ve önceki 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olarak belirlenmiştir.Buna göre,elektrik İletim direkleri de maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan, elektrik İletim direklerinin sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
Bunun yanında; TBK"nun 51/1. (BK"nun 43/1) maddesinde; "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler." hükmü getirilmiştir.
Buna göre; zararın kapsamının tayininde, zarar gören davacının da zararın meydana gelmesinde kusurunun olup olmadığının araştırılıp, tartışılması gerekir. Zira; TBK"nın 52/1. (BK m.44/1) maddesi gereğince; zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş, yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Somut olayda mevcut delil durumuna göre, davaya konu yangının; davalıya ait elektrik hattındaki aşırı akımdan dolayı orta gelirim sigortasının atmış olması nedeniyle sigortadan çıkan kıvılcım sebebi ile çıkmış olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki mahkemece; davaya konu olan yangına sebebiyet veren elektrik nakil hattının davacıya ait tarlada olup olmadığı hususunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.O halde mahkemece; öncelikle davaya konu olan elektrik nakil hattının davacıya ait tarlada olup olmadığı, yangının davacıya ait tarlada başlayıp başlamadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edildikten sonra, yangının başlama noktasına göre davacının alabileceği herhangi tedbir olup olmadığı, bu doğrultuda TBK"nın 52/1.maddesi anlamında yangının ve zararın artmasında davacının da kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda
gerekli değerlendirme yapmak üzere dosyanın önceki bilirkişilerden farklı bir bilirkişiye verilerek yeniden rapor alınması sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.