21. Hukuk Dairesi 2017/2680 E. , 2017/9507 K.
"İçtihat Metni"...
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15.05.1999- 01.06.2000 tarihleri arasında sigortalı çalıştığının ve bu dönem ile 01.06.2000 – 20.02.2003 tarihleri arasında aldığı ücretin asgari ücretin 4 katı olan gerçek maaş ile orantılı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalıya ait işyerinde 15/05/1999-01/06/2000 döneminde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti ile 15/05/1999-01/06/2000 döneminde ve 01/06/2000-20/02/2003 döneminde aldığı ücretin asgari ücretin, 4 katı olan gerçek maaşı ile orantılı olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemenin 09/04/2013 tarihli , 2011/420 E. 2013/308 K. Sayılı kararı ile davacının davalı şirkete ait işyerinde kayıtlı süreler dışında ayrıca 01.12.1999 - 01.06.2000 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının tespitine ve 01/12/1999- 31/12/1999 arası 31 gün 20,90 TL günlük brüt ücret ile, 01/01/2000-30/06/2000 arası 182 gün 12,81 TL günlük brüt ücret ile, 01/07/2000-31/12/2000 arası 184 gün 26,53 TL günlük brüt ücret ile, 01/01/2001-30/06/2001 arası 181 gün 16,33 TL günlük brüt ücret ile, 01/07/2001-31/12/2001 arası 184 gün 37,51 TL günlük brüt ücret ile ,01/01/2002-30/06/2002 arası 181 gün 25,90 TL günlük brüt ücret ile, 01/07/2002-31/12/2002 arası 184 gün 57,69 TL günlük brüt ücret ile, 01/01/2003-20/02/2003 arası 51 gün 37,22 TL günlük brüt ücret ile çalışmış olduğunun tespitine karar verilmiş, bu kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi sonucunda anılan kararın Dairemizin 08/10/2013 tarih, 2013/11809 E. 2013/18239 K. sayılı kararı ile; " davacının davalıya ait işyerinde ayakçı olarak çalıştığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın davacının ücretinin sezon dönemlerinde o dönemdeki asgari ücretin 6.7 katı ve sezon harici dönemlerde o dönemdeki asgari ücretin 3.5 katı alınarak tespit olunması usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle bozulduğu, bozma ilamına uyan Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının davalı işyerinde; 01/09/1999-31/12/1999 tarihleri arasında 120 gün günlük brüt 10,92 TL, 01/01/2000-30/04/2000 tarihleri arasında 120 gün günlük brüt 12,81 TL 01/05/2000-31/05/2000 tarihleri arasında 30 gün günlük brüt 12,81 TL, 01/06/2000-30/06/2000 tarihleri arasında 30 gün günlük brüt 12,81 TL, 01/07/2000-31/12/2000 tarihleri arasında 180 gün günlük brüt 13,86 TL, 01/01/2001-30/06/2001 tarihleri arasında 180 gün günlük brüt 16,32 TL, 01/07/2001-31/07/2001 tarihleri arasında 30 gün günlük brüt 17,14 TL, 01/08/2001-31/12/2001 tarihleri arasında 150 gün günlük brüt 19,59 TL, 01/01/2002-30/06/2002 tarihleri arasında 180 gün günlük brüt 25,90 TL, 01/07/2002-31/12/2002 tarihleri arasında 180 gün günlük brüt 29,26 TL, 01/01/2003-06/03/2003 tarihleri arasında 66 gün günlük brüt 35,70 TL ücretle çalışmış olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı). Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK). Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “... sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce ...’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, ... iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E., 2004/19 K.). Bu sayılanların dışında ayrıca görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
Yukarıda yapılan açıklamalar sonrasında somut olaya geldiğimizde ise Mahkemece verilen 09/04/2013 tarihli , 2011/420 E. 2013/308 K. Sayılı kararın davacı yanca temyiz edilmemesine göre davalılar yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu ve bu kapsamda ilk kararda hüküm altına alınan 01/12/1999 tarihinden öncesi yani 01/09/1999-30/11/1999 tarihleri arasına yönelik tespit kararı verilemeyeceği açıktır.
O halde davalı vekilinin bu hususları içeren temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı H.M.K."nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda yapılan açıklama gereğince hüküm fıkrasının 4. paragrafında yer alan "01/09/1999-31/12/1999 tarihleri arasında 120 gün günlük brüt 10,92 TL" rakam ve sözcüklerinin silinerek yerine "01/12/1999-31/12/1999 tarihleri arasında 30 gün günlük brüt 10,92 TL" rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, 21/11/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.
...