3. Hukuk Dairesi 2018/3111 E. , 2018/5404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların boşandıklarını, düğününde takılan ve ayrıca kendisi tarafından alınan altınların bir kısmının davalı tarafından harcandığını, bir kısmının davalı tarafta kaldığını belirterek, ziynetlerin rayiç değerlerinin belirlenmesinden sonra ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 21/12/2015 tarihli dilekçesi ile talebini 37.768,00-TL"ye yükseltmiştir.Davalı; davacının evden ayrılırken bir kısım ziyneti yanında götürdüğünü, evlilik yardımı ile iddia edildiği kadar ziynet alınmasının imkansız olduğunu, 5 adet bileziğin taahhüt edilip alındığını, 2 bileziğin de düğünde görünsün diye davalının anneannesinden alınıp düğünden sonra iade edildiğini, 5 adet bileziğin 3"ünü bozdurarak davacının tedavisi için harcadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; ziynet eşyalarının bir kısmının davalı uhdesinde kaldığı, bir kısmının ise düğün hazırlıkları ile tedavi giderlerine harcandığının sabit olduğu, davacının evlilik yardımı ile de ziynet eşyası aldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 37.768,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu rakamın 10.000,00 TL"sine dava tarihinden itibaren 27.768,00 TL"sine ise ıslah tarihi olan 23/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava; ziynet eşyalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.Somut olayda, davacı kadın SGK tarafından kendisine ödenen evlilik yardımı ile ziynet aldığı ve bunların da davacı tarafta kaldığını iddia etmiş ise de; bu yardım ile aldığını iddia ettiği altınları davalıya teslim ettiğini ispat edememiştir.
O halde mahkemece; davacının evlilik yardımı ile aldığını iddia ettiği ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken; hatalı ve yanılgılı değerlendirme nedeniyle bu ziynetler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3) HMK 26.maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır.
Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
HMK"nun 176.(HUMK 83.) ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanı sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Bu hale göre yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.Somut olaya gelince; dava dilekçesinde talep edilen ziynet eşyaları tek tek sayılmış olup, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları üzerine verilen ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde sayılmayan "1 adet taşlı yüzük ve 1 adet 14 ayar taşlı yüzük" bedeli de davacı tarafından talep edilmiştir.Dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın ıslah dilekçesiyle istenilmesi mümkün değildir. Mahkemece davacının talebi dışına çıkılmak suretiyle bilirkişi raporunda belirlenen "1 adet taşlı yüzük ve 1 adet 14 ayar taşlı yüzük" bedeline de hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.