3. Hukuk Dairesi 2016/18057 E. , 2018/5435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile boşandıklarını, evlenirlerken mehir senedine dayalı olarak kendisine verilen 3.500,00 TL tutarındaki altın ve eşyalar ile babasının takmış olduğu 81 gram ağırlığındaki 4.000,00 TL tutarındaki bileziğin evden kovulması sebebiyle müşterek hanede kaldığını ve davalıdan talep edildiği halde iade edilmediğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 7.500,00 TL tutarındaki altın ve eşya bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı; davacının kendisini aldatması nedeniyle boşandıklarını ve anlaşmalı boşanmayı kabul eden davacıyı ziynet eşyaları üzerinde olduğu halde ailesinin evine kendisinin götürdüğünü, davacının şahsi eşyalarıyla birlikte mehir senedinde yazılı bazı eşyalarını da teslim aldığını, bu eşyalarla birlikte mobilyaları da almasının söylendiğini ancak davacının ailesinin "kızımızın yuvası dağılmış, eşyayı ne yapalım" şeklinde beyanda bulunduklarını, ayrıca davacının babasının 81 gram altın taktığı hususunun doğru olmadığını, davacının babasının düğünde bugünkü değeri 200,00 TL"yi geçmeyecek bir künye, doğumda da 10 veya 12 gramlık bir bilezik taktığını, davacının bu altınları da ayrılık sırasında yanında götürdüğünü, davacının mehir senedine ya da düğün hediyelerine dayalı herhangi bir alacağının olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davaya konu edilen mehir senedine dayalı ev eşyalarının davalının yedinde kaldığı anlaşılmakla, mehir senedine dayalı ev eşyaları yönünden davanın kabulü ile A-) Yatak Odası Takımı (600,00 TL), Yemek Odası Takımı (450,00 TL), Koltuk Takımı (300,00 TL), 1 Adet Yatak (100,00 TL), muhtelif Halı (150,00 TL), muhtelif Yorgan (30,00 TL), muhtelif Elbise (100,00 TL), muhtelif Ayakkabı ve Makyaj Takımı (50,00 TL), 1 çift küpe (150,00 TL) ve 1 adet yüzük (250,00 TL)"ün toplam bedelleri olan 2.180,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine; davaya konu altınlar hususunda ise, mehir senedinde borçlu olarak yani mehri bağışlayan olarak imzası bulunan davalının mehirdeki 112 gram altını evlilik sırasında davalının zilyetliğine ve kullanımına teslim ettiği, ayrıca davalının, davacının babasının düğün sırasında 12 gram bir adet 22 ayar bilezik ile 14 ayar ince bir bileklikten başka altın takmadığı konusunda yemin ettiği, dolayısıyla davacının babasının düğünde 81 gram altın taktığı hususunun ispatlanamadığı, davacının altınlarının davalıda kaldığını, davalının da altınların davacının üzerinde gittiğini iddia ettikleri, dosya kapsamı ile altınların davacının kullanımı ve zilyetliğine teslim edildiğinin sabit olduğu, ancak davacının bu altınların davalı tarafından kendisinden alınıp bir daha iade edilmediği hususunu ispat edemediği, bu yöndeki davacı tanık beyanlarının soyut, inandırıcılıktan uzak davacıyı haklı çıkarmaya yönelik beyanlar olduğu, dinlenen davalı tanıklarının ise taraflar ayrılmadan bir gün önce verilen iftar yemeğinde davacının altınlarının üzerinde olduğunu gördüklerini beyan ettikleri, davacının zilyetliğine teslim edilmiş olan ziynet eşyalarının kolaylıkla taşınıp saklanabilen türden eşyalar olduğundan ve davacının da bu altınların zorla ya da herhangi bir nedenle elinde alınıp bir daha iade edilmediğini ispat edemediğinden ziynet eşyalarının davacı üzerinde gittiğinin kabul edilmesinin gerektiği gerekçesi ile altınlar yönündeki davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
A)-Davalının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01. 2016 tarihinden itibaren 2.190 TL"ye çıkarılmıştır.
Hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin REDDİNE ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine;
B)- Davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Uyuşmazlık, ziynet alacağı istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının evden kovulması sebebiyle müşterek hanede kaldığını ve davalıdan talep ettiği halde iade edilmediğini ileri sürmüş, davalı koca ise bu altınları davacının üzerinde götürdüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir.Davacı iddiasının ispatı için tanık deliline dayanmış ve gösterdiği tanıklar mahkemece dinlenmiştir. Dinlenen davacı tanıkları, davacıya düğünde 112 gram altın takıldığını, ayrıca babasının da 81 gram altın taktığını, davacının kocası tarafından yeğeninin evine bırakıldığında ziynet eşyalarının üzerinde olmadığını, kıyafetleri ile geldiğini beyan etmişlerdir. Davalı tanıklarının taraflar ayrılmadan bir gün önce verilen iftar yemeğinde davacının altınlarının üzerinde olduğunu görmeleri, dava konusu ziynetlerin davacı evden ayrılırken elinden alınmadığı anlamına gelmemektedir.Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu yoktur. Aksine davacı tanık beyanları aynı anlatımları içerir ve birbiriyle tutarlı olup, davacının iddiasını da destekler niteliktedir. O halde, tanıkların sözlerine değer vermek gerekir. Bu itibarla davalının, davacının babasının düğün sırasında 12 gram bir adet 22 ayar bilezik ile 14 ayar ince bir bileklikten başka altın takmadığı konusunda yemin ettiği, dolayısıyla davacının babasının düğünde 81 gram altın taktığı hususunun ispatlanamadığı kabulü de yemin delilinin son delil olduğu ve tüm deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesi gerektiği için yerinde değildir.Buna göre dinlenen tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadının, dava konusu ettiği altınların varlığı ve müşterek evde kaldığı yönündeki iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, yukarıdaki ilkeler gözetilerek, davacı tarafça varlığı ve müşterek evde kaldığı ispatlanan altınlar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu altınlar yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık, davalı yönünden kapalı olmak üzere, 17.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.