3. Hukuk Dairesi 2017/15798 E. , 2018/5438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak nitelik itibari ile duruşmaya tabi olmadığından duruşma talebinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dışı kişilerin, kendisi ile ... ,... , ... ve ... aleyhine tazminat davası açtıklarını, mahkemece, davanın kabulüne karar verildiğini, tazminat alacaklısının ilamı icraya koyduğunu, toplam 371.557,73 TL ödediğini beyan ederek davalıların kusuruna tekabül eden 139.334,14 TL"nin rücuen ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; haklarında ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararının, temyiz incelemesi aşamasında bozulduğunu ve bozmaya uyan ceza mahkemesince, somut olayda kendilerine yüklenebilecek bir kusur bulunmadığından bahisle beraat kararı verildiğini, bu karar ile kusursuzluklarının sabit olduğunu belirterek; yeniden kusur raporu alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; tazminat dosyasındaki kusur oranları dikkate alınarak, davanın kabulü ile 139.334,14 TL"nin, zarar görenlere yapılan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmiş, hükmün, davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 31.05.2016 tarih ve 2015/15797 Esas, 2016/8573 Karar sayılı ilamı ile “...Hal böyle olunca mahkemece; davalıların sorumluluklarını ve kusur oranlarını doğuran olayı ayrı ayrı gösterecek şekilde uzman bilirkişiden Yargıtay denetimine uygun rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, tazminat davasında alınan yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleri ile karar bozulmuştur.Mahkemece; davanın 08/11/2016 tarihinde HUMK 150/1.maddesi hükümleri uyarınca işlemden kaldırıldığı ve yasal 3 aylık süresi içinde taraflarca yenilenmediği anlaşılmakla HMK"nın 150/5.maddesi hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.HMK."nın 27.maddesinde; "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir" düzenlemesi yer almaktadır.
HMK."nın 150. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise; tarafların usulüne uygun şekilde davet edilmiş olmaları koşuluyla dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun "Muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi" başlıklı 20. Maddesi; " Kanunun 13, 14, 16, 17 ve 18"inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21"inci maddeye göre yapılır." hükmünü içermektedir.Dosyanın incelenmesinden, bozmadan sonra 08.11.2016 tarihli duruşma gününü bildirmek için davacı vekiline çıkartılan tebligatın, muhatabın muvakkaten başka bir yere gittiğine ilişkin beyanda bulunulmadan, muhatabın o yerde bulunmadığına dair bir kayıt yer almadan, adreste bulunan evrak memuruna tebliğ edildiği, duruşma günü ise davacının duruşmaya katılmaması davalının da davayı takip etmediğini beyan etmesi üzerine taraflarca takip edilmeyen davanın HMK 150.maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, üç aylık süre zarfında da yenileme olmadığından mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ancak, davacı vekiline yapılan tebligat usulüne uygun olmadığından, taraf teşkili sağlanmadan, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.