3. Hukuk Dairesi 2016/22153 E. , 2018/5443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... ili,... ilçesi, ... köyü, 140 parselin 3289/50322 hissesi davalıların murisi ... adına kayıtlı iken 26/09/1988 tarihinde tutanak tapu sözleşmesi ile 303 m²"sini 3.000.000TL"ye satın aldığını, anılan sözleşmede "satış sözleşmesini yapmış olup, paranın tamamını aldım, alacağım kalmadığından tapu muamelesi kanununa göre müsaade edildiğinde tapusu kendisine verilecektir" ifadesinin yer aldığını, daha sonra getirilen kriterler nedeni ile satın almış olduğu taşınmazın tapuda devrini almasının mümkün olmadığını, ancak sözleşme tarihinden beri taşınmazın kendi tasarrufunda olduğunu ve üzerine 3 adet gecekondu yaptığını, davalılar murisinin ölümü üzerine taşınmazın yasal mirasçıları olan davalılar tarafından dava dışı ... "ya satıldığını belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile talepte haklı oldukları maddi tazminatın arsa bedeli ile arsanın değerini artıran tüm masrafların tespiti ile faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davacının taşınmazı tahliye ederek henüz malikine teslim etmediğini ayrıca bedel arttırıcı imalatların bedelini taşınmazın şu anki malikinden isteyebileceğini, bu nedenle davanın husumet yokluğu sebebi ile reddinin gerektiğini, temerrüd faizi talebinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; davacı tarafından tapuda gerçekleşmeyen satış sözleşmesine güvenilerek bu taşınmaz üzerine gecekondu yapıldığı, ağaç dikildiği ve halen bu taşınmazda davacının oturduğu konusunda da uyuşmazlık bulunmadığı, tapuda yapılmayan ve güvene dayalı olarak davacı tarafından yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmayan gecekondu ve ağaçlar için dava tarihi itibari ile tespit edilen değerden davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle ıslah talebi de gözetilerek davanın kabulü ile, 55.164,00TL alacağın 19/12/2012 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmiştir.Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iade isteminde bulunulabilmesi için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Buna göre sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. (TBK m.77/1)
Bunun için de, öncelikle iade borcunun kapsamı belirlenmeli, fakirleşme ve zenginleşme zamanı tespit edilmelidir.Bu bağlamda, davacının, taşınmaza yaptığını iddia ettiği iyileştirme giderlerini sebepsiz iktisap hükümleri uyarınca davalılardan isteyebilmesi için yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve davalı tarafın mal varlığına geçmiş olması gerekir.Dosyanın incelenmesinde; dava dilekçesinde davacının taşınmazı 1988 yılından itibaren kullandığının ve zilyetliğin sözleşme tarihinden itibaren devam ettiğinin belirtildiği, davalı tarafından da taşınmazın sözleşme tarihinden itibaren davacının kullanımında olduğunun ifade edildiği, böylelikle dava tarihi itibariyle taşınmazın davacının kullanımından çıkmadığı belirlenmektedir. Bu durum mahkemenin de kabulündedir.
Hal böyle olunca mahkemece; temyize konu iş bu alacak davasının açıldığı tarih itibariyle taşınmazın halen davacı tarafından kullanıldığı, davacı aleyhine davalıların sebepsiz zenginleşmedikleri nazara alınarak, davacının bu yönden davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığından bahisle, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.