3. Hukuk Dairesi 2017/15811 E. , 2018/5459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kurum tarafından, 2008 yılı 1. dönem elektrik tüketim bedeli hesaplamasının, 0,28 çarpanı ile çarpılması gerekirken, 0,42 çarpanı ile çarpılarak, 36.403 TL yerine 54.605 TL; 2008 yılı 11. dönem elektirik tüketim bedeli hesaplamasının ise, 0,28 çarpanı ile çarpılması gerekirken 0,56 çarpanı ile çarpılarak 14.607 TL yerine 21.911 TL hesaplama yapıldığı, tespit edilen miktarların işlemiş faizi ile birlikte 2008 yılı 1. dönemi için 81.453,20 TL, 2008 yılı 11.dönemi için 27.426,87 TL tahakkuk yapıldığını, 25.506 TL fazla tahakkuk ve ayrıca faiz hesaplaması yapıldığını belirterek 76.516 TL tahakkuk bedelinden borçlu olmadığının tespiti ile lehine, %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ... numaralı ticarethane abonesi olduğunu, dava konusu kaçak tahakkuk bedelleri dışında kuruma borçları bulunduğunu, davacı hakkında 12.01.2008 tarih 3108 seri numaralı ve 21.11.2008 tarih 6529 seri numaralı kaçak tespit tutanakları tutulduğunu, 622 sayılı kurul kararına istinaden hesaplama yapıldığını, davacının söz konusu tahakkuklara süresi içerisinde itiraz etmediğini, hesaplamanın mevzuata uygun yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının elektrik kullanımına ilişkin 2008/1 dönemine ait 14.02.2008 son ödeme tarihli 54.605,51 TL faturadan 12.863,80 TL, 2008/11 dönemine ait 15.12.2008 son ödeme tarihli 21.911,10 TL faturadan 5.013,61 TL olmak üzere toplam 17.877,41 TL" den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, anılan karar dairemizin 27/10/2015 tarihli ve Esas: 2014/20503 Karar: 2015/16762 sayılı kararı ile; " ...davalı vekilinin tekrarlanan kaçak kullanımına ilişkin itirazları gözetilerek öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında, oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre hesaplanması ve davalı vekilinin itirazlarının karşılanması konusunda denetime elverişli rapor alınıp alacak miktarının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ... " gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş , yeniden bilirkişi raporu hazırlattırılmıştır .Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının elektrik kullanımına ilişkin 2008/1 dönemine ait 14.02.2008 son ödeme tarihli 54.605,51 TL faturadan 42.108,59 TL, 2008/11 dönemine ait 15.12.2008 son ödeme tarihli 21.911,10 TL faturadan 16.473,17 TL olmak üzere toplam 58.581,25 TL" den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1-"Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde,Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı) Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde,Yargıtay" ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık,temyiz eden tarafın,önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez.Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın , önceki (bozulan ) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001,s; 4732 -4737 ) Somut olayda, mahkemenin ilk kararında davacının borcunun 58.638,59-TL olduğuna hükmedilmiş, anılan bu karar sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu gerekçesi ile bozulmuştur. Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra bu defa davacının ilk kararda hükmedilen miktardan daha az ( 17.934,75 TL ) borcu olduğuna dair hüküm verilmiştir. Oysa, önceki karar davacı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan o kararda hükmedilen miktar davalı yararına kazanılmış bir hak oluşturmuştur. O halde, mahkemenin davalı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek davacının daha az borcu olduğuna hükmetmiş olması usul ve yasaya aykırıdır .
2-Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına dair ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.