20. Hukuk Dairesi 2015/15518 E. , 2017/4176 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2000 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli Mülayim köyü 197 ada 25 parsel sayılı 5500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiş ve halen tapuda ayni şekilde kayıtlıdır.
Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 197 ada 24 parsel sayılı taşınmazın (C) ile gösterilen 2543 m2"lik kısmının tapusunun iptali ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Hazine ve davalının temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19/01/2009 gün ve 2008/15107-2009/314 E.K sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı ve çekişmeli taşınmaz 197 ada 26 numaralı orman parseline bitişik olduğu halde orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılmadığı gibi mahallinde yapılan keşifler sonucunda fenni bilirkişiler tarafından düzenlenen rapora ekli krokiler birbiri ile çelişmektedir.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar Devletleştirilmiş, Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanunun ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
O halde; mahkemece en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304
sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Eğer yörede kesinleşmiş orman tahdidi var ise, kural olarak bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir. Bu durumda kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası uygulattırılmalı; taşınmazın konumu uzman ve fenehli bilirkişilere düzenlettirilecek tahdit hattı ile irtibatlı krokide gösterilmelidir.
Yukarıda değinilen yöntemle yapılacak araştırma sonucu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığı takdirde, Hazineye karşı gerçek kişinin zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının varlığını kanıtlaması gerekir. Bu sebeple, yeniden yapılacak keşifte, davacının varsa zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip, zilyetliğin nasıl ve ne zaman başladığı; kaç yıl süre ile ne şekilde devam ettiği sorulup, yeterli ve kesin yanıtlar alınmalıdır..." hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun uygulamalarına esas olmak üzere 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastro çalışmalarında Karakuz Devlet Ormanı olarak tespit edilen alan 197 ada 26 orman parseli olarak tespit edilip, 19/12/2000 ila 28/01/2001 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 09/05/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.