21. Hukuk Dairesi 2016/7479 E. , 2017/9678 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine ve Kurum kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı şirket nezdinde 16.10.2004-15.07.2006 ve 14.09.2013-21.09.2013 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda gerçek ve fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, Mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya ait hizmet cetvelinde 15.07.2006-14.06.2012 ve 21.09.2013-30.04.2014 tarihleri arasında davalı işyerince davacı adına Kurum"a hizmet bildiriminde bulunulduğu, davalı şirket işyerinin 01.11.2005 tarihinde bilet satışı faaliyetinden dolayı Kanun kapsamına alınmış olduğu, 19.03.2002 tarihinde vergi kaydının bulunduğu, yapılan zabıta araştırması neticesi davalı işyerine komşu işyeri sahipleri ve çalışanlarının tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkeme"ye bildirildiği, Mahkeme"nin 2014/158 Esas sayılı işçilik alacağı dava dosyası kapsamında dinlenen tanık beyanlarına ilişkin duruşma tutanağının dosyaya sunulduğu, eldeki dava dosyasında duruşmalarda davacı tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; duruşmalarda sadece davacı tanıklarının dinlendiği, dinlenilen tanıkların dönem bordrolarında isim kaydının yer almadığı ve böylece Yargıtay"ın aradığı nitelikte tanıklardan olmadığı, işçilik alacağı dava dosyası kapsamında dinlenen tanıkların beyanlarının ise hep aynı olup davacının hizmet süresinin başlangıç ve bitiş tarihine dair herhangi bir bilgi içermediği anlaşılmakla Mahkemece yazılı şekilde kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Gerekçeli karar başlığında Kurum"un “fer"i müdahil” olması gerekirken “davalı” olarak gösterilmesi maddi hatadan kaynaklandığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılacak iş; ihtilaf konusu dönem bordrolarında adı geçen ve davacının çalışmasını bilebilecek davalı işyeri çalışanları saptanarak bunların beyanlarına başvurmak, bordro tanıklarına ulaşılamaması veya beyanları ile yetinilmemesi durumunda zabıta araştırması ile komşu işyeri sahipleri ve çalışanları tespit edildiğinden bunların beyanlarına başvurmak ve hizmet tespiti davalarının niteliği gereği re"sen delil araştırması ilkesi de gözetilerek çalışıldığı iddia edilen süreler yönünden şüpheye yer vermeyecek şekilde olabildiğince tüm delilleri toplayıp bunları birlikte değerlendirmek ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum ve davalı işyeri vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, tarafların sair itirazların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı ile davalılardan İ...." ye iadesine
23/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.