3. Hukuk Dairesi 2016/18725 E. , 2018/5477 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taşınmazın maliki iken bina inşa ettiğini, taşınmazın 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman dışına çıkarıldığını, öncesi orman olan taşınmazla ilgili tapu kaydının hukuki değeri bulunmadığı gerekçesi ile Hazine adına tescil edildiğini, tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, yere bina yaptığını,meyve ağacı diktiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere arsa bedeli olarak 34.000.00.-TL, bina bedeli olarak 35.000.00.- TL, ağaç bedeli olarak 1.000.00.-TL olmak üzere toplam 70.000.00.-TL en yüksek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .Anılan karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2010/13596 Esas – 2010/12895 Karar sayılı ve 13/12/2010 tarihli kararı ile ; " .... Dava konusu olayda, Hazine adına itiraz etmekle yükümlü olan görevliler üzerlerine düşen görevlerini yapmamışlardır. Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan Devlet, Medeni Yasa"nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki aykırı kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Devletin kadastro işlemlerinden sorumluluğunun kapsamı Medeni Yasa"nın 1007. maddesi kapsamında düşünüldüğünde, eldeki davaya adli yargıda bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün ve 2009/4-383-2009/517 sayılı kararı da bu biçimde açılan davaların adli yargı yerinde görülmesi ve devletin zarar ile sorumlu olması gerektiği yolundadır. O halde tarafların iddia ve savunmaları bu kapsamda değerlendirilmeli, gösterilen deliller toplanarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmelidir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, uyuşmazlığın esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir .... " gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuş , davacı vekili 13/06/2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini belirtmiş ,mahkemece davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemece yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 5. maddesinde yeralan "1.800.00.- TL maktu" ifadelerinin çıkartılarak yerine "8.050.00.- TL nisbi" yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.