16. Hukuk Dairesi 2015/19680 E. , 2018/2460 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında ve tapuda davacı-karşı davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 7000 parsel sayılı 180,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 189 ada 19 parsel numarasıyla ve 156,70 metrekare yüzölçümlü olarak; eski 7222 parsel sayılı 461,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 189 ada 17 parsel numarasıyla ve 435,54 metrekare yüzölçümlü olarak ve tapuda davalı-karşı davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 7223 parsel sayılı 356,02 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 189 ada 18 parsel numarasıyla ve 350,92 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., davalının duvar çekmek sureti ile kendisine ait 189 ada 17 ve 19 parsel sayılı taşınmazlara müdahale ettiğini ileri sürerek men"i müdahale ve kal istemi ile dava açmış, davalı ise uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın sınırının yanlış belirlendiği ve yanlışlığın davacıya ait taşınmazlardan kaynaklandığını öne sürerek karşı dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı-karşı davacı ...."in davasının reddine, davacı-karşı davalı ..."in davasının kabulüne, ...."in fen bilirkişileri ...."in krokili raporlarında kırmızı boya ile taralı ve (A) harfi ile gösterilen 10.19 metrekare yüzölçümündeki kısma el atmasının önlenmesine, aynı raporda (B) harfi ile 10,86 metre uzunluğundaki duvarın kal’ine karar verilmiş; hüküm, davalı-karşı davacı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, davalı-karşı davacı ....’in uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin davasının çekişmeli taşınmazların uygulama tespitinin askı ilan süresi içinde dava açılmadığından kesinleştiği gerekçe gösterilmek suretiyle reddine ve davacı-karşı davalı ..."in elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkin davasının ise davalı-karşı davacı tarafından yapılan ve fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen duvar ile (A) harfi ile gösterilen ve davalının kullanımında bulunan kısmın davacı-karşı davalıya ait taşınmazlar içerisinde kaldığı gerekçe gösterilmek suretiyle kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Karşı dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan ve askı ilan süresinde itiraz edilmeyerek kesinleşen uygulama kadastrosu tespitinden kaynaklanmaktadır. Bu nitelikteki davalar, 3402 sayılı Yasa"nın 11. maddesinde sözü edilen askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesine açılabileceği gibi, askı ilan süresi içinde itiraz edilmeyen tutanakların kesinleşmesi halinde, genel mahkemelerde de açılabilir. Somut olayda karşı dava, uygulama tutanaklarının kesinleştiği 05.09.2011 tarihinden sonra açıldığına göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olup, mahkemece, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; mahkemece, öncelikle el atmanın önlenmesine ilişkin asıl davanın kesinleşen uygulama kadastrosuna karşı açılan davanın (karşı dava) sonucuna göre çözülebileceği göz önüne alınarak öncelikle 22/2-a ile ilgili uyuşmazlık bakımından davanın esasına girilerek yukarıda belirtilen ilkeler ışığında inceleme ve araştırma yapılmalı, bu şekilde taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna ilişkin uyuşmazlık çözüme kavuşturulmalı, bundan sonra davacı-karşı davalının iddiasına konu olup fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların hangi taşınmazlarda kaldığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı-karşı davacı .... vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.