3. Hukuk Dairesi 2020/12323 E. , 2021/2219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada kira parası iadesi, karşı alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına; karşı dava yönünden ise davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı- karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacı; davalılar ..., ... ve ... ile aralarında 01/01/2011 başlangıç tarihli on yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralananda yapılan tespit sonucunda riskli yapı olduğunun belirlendiğini, kiralananın bu haliyle kullanılmasının imkansız olduğunu, 31/12/2013 tarihli ihtar ile sözleşmenin feshedildiğini belirterek peşin ödenen kira bedelinden kullanılmayan süre kadar olan 41.331,75TL"nin ihtar tarihinden iade tarihine kadar geçecek süre için Tüfe endeksindeki yıllık artış oranı üzerinden hesaplanacak olan farkı ile birlikte iadesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı; davalı ... ile aralarında 01/05/2013 başlangıç tarihli on yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralananda yapılan tespit sonucunda riskli yapı olduğunun belirlendiğini, kiralananın bu haliyle kullanılmasının imkansız olduğunu, 31/12/2013 tarihli ihtar ile sözleşmenin feshedildiğini belirterek peşin ödenen kira bedelinden kullanılmayan süre kadar olan 7.500TL"nin ihtar tarihinden iade tarihine kadar geçecek süre için Tüfe endeksindeki yıllık artış oranı üzerinden hesaplanacak olan farkı ile birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, asıl ve birleşen davanın reddini, birleşen davada açtıkları karşı davada ise; sözleşmenin süresi içinde feshedilmediğinden aynı şartlarla bir yıl uzadığını belirterek şimdilik 15.000TL kira alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; bu talebin kabul görmemesi halinde fesih ihtarının tebliğ edildiği tarih dikkate alınarak yeni dönem için geçen 3 günlük süre ile iki aylık makul süre kira bedeli yönünden şimdilik 15.000TL "nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan tahsilini istemişler, 16/12/2019 tarihli dilekçe ile dava değerini 31.670,27TL"ye artırmışlardır.
Mahkemece, asıl davanın reddine; birleşen davanın kısmen kabulü ile 3.333,35TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı karşı davacılardan tahsiline; karşı davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı(karşı davalı) ile davalılar (karşı davacılar) tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 23/06/2016 tarih 2015/8756 esas 2016/4951 karar sayılı ilamı ile davacı karşı davalının asıl ve birleşen davada kira alacağı istirdatına ilişkin verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile "...Davalı - karşı davacılar yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Kiracı, kiralananın depreme dayanıklı olmadığından 31/12/2013 düzenleme ve 03/01/2014 tebliğ tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshetmiş, kiralananın anahtarını da aynı tarihte notere tevdi ettiğini bildirmiştir. Davacı, sözleşmede kararlaştırılan ihbar şartına uymadan kiralananı tahliye ettiğinden feshi haklı sayılamaz. Bu durumda ihtarnamenin tebliğ tarihini tahliye tarihi olarak kabul etmek gerekir. Bu nedenle kiracı kiralananın tahliye tarihine kadar ödenmeyen ve tahliyeden sonra da iki aylık makul süre kira bedelinden sorumludur. " gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/463 Esas sayılı dava dosyası yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve verilen kararların Yargıtay 6.Hukuk Dairesi"nin 23/06/2016 tarih 2015/8756 esas 2016/4951 karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilerek kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına; karşı davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne, 13.574,52TL kira alacağı ve makul süre kira tazminatı 18.095,74TL olmak üzere toplam 31.670,27TL"nin, 15.000TL"sinin dava tarihinden itibaren, geriye kalan 16.670,27TL"sinin de ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı- karşı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı- karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı- karşı davalının ödenmeyen kira alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda, bozmaya uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Davacı kiracı şirket ile davalı kiraya verenler arasında imzalanan 01/01/2011 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ve 01/05/2013 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiracı, kiralanan depreme dayanıklı olmadığından bahisle 31/12/2013 düzenleme 03/01/2014 tebliğ tarihli ihtarnameye göre davalılar ile aralarında bulunan sözleşmeleri feshetmiş olup, kiralananların anahtarlarını da
aynı tarihte notere tevdi ettiğini bildirmiştir. Bu durumda ihtarnamenin tebliğ tarihi tahliye tarihi olarak kabul edileceğinden kiracı 03/01/2014 tarihine kadar ödenmeyen kira bedelinden sorumludur.
Bozma doğrultusunda dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda 01/01/2013 - 31/12/2013 dönemine ilişkin ödenmeyen kira bedelinin 13.574,52TL olduğu hesaplanmış ise de kiraya verenler tarafından 28/04/2014 tarihinde açılan karşı davada, yeni dönem için ödenmeyen kira bedelinin 3 gün olduğu, kiracı tarafından da yargılama sırasında 2013 yılı kira dönemine ilişkin taraflar arasında herhangi bir çekişmenin bulunmadığı bildirilerek ödeme dekontlarının dosyaya sunulduğu; bozma ilamında da kiracının kiralananın tahliye tarihine kadar ödenmeyen kira borcundan sorumlu olduğu belirtildiği halde, mahkemece ödemeye ilişkin herhangi bir araştırma yapılmaksızın bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde mahkemece yapılacak iş; gerekirse ödemeye ilişkin araştırma yapılarak, 01/01/2013- 31/12/2013 dönemine ilişkin herhangi bir borcun olup olmadığının tespit edilmesi; 2013 yılı kira dönemine ilişkin kira borcu bulunmadığının belirlenmesi halinde 01/01/2014 tarihinde başlayan kira dönemi için ihtarın tebliğ edildiği 03/01/2014 tarihi gözetilerek 3 günlük kira bedeline hükmedilmesi gerekir iken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.