14. Ceza Dairesi 2017/2171 E. , 2017/3751 K.
"İçtihat Metni"Cinsel saldırı suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29.06.2016 gün ve 2016/77052 soruşturma, 2016/58135 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekilinin itirazının reddine ilişkin mercii İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26.07.2016 tarihli, 2016/3493 Değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, müştekinin 14.05.2016 tarihinde üst geçide çıkarak intihara teşebbüs etmesi üzerine alınan ifadesinde, sevgili olarak arkadaşlık yaptığı şüphelinin üç ay önce araba ile gezerken istemediği halde arabada zorla kendisiyle ilişkiye girdiği, evlenmeye söz verdiği için şikayette bulunmayarak şüpheliyle görüşmeye devam ettiği, sonrasında ise “seninle evlenmeyeceğim, sen kız değilsin” şeklinde sözler söylemesi üzerine intihara teşebbüs ettiğini beyan ettiği somut olayda, şüphelinin kendisine tecavüz ettiği iddiası karşısında, olay günü kan bulaştığı iddia olunan atlet üzerinde DNA incelemesi yaptırılarak, olay sonrasına ilişkin fiziksel ve psikolojik olarak tedavi gördüğü beyanları karşısında buna dair evrak araştırılıp getirtilerek, tanık ifadelerine başvurulup, müşteki ile şüpheli arasındaki telefon görüşmeleri ve mesajların tespit edilip, toplanacak diğer delillerle birlikte mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.03.2017 gün ve 94660652-105-34-137-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakla birlikte Daireye tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşen karar veya hükümlere karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulabileceğine ilişkin 5271 sayılı CMK.nın 309. maddesi nazara alınarak yapılan değerlendirmede, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheli hakkında cinsel saldırı suçundan yapılan soruşturma sonrası verilen 29.06.2016 tarihli ve 2016/77052 soruşturma, 2016/58135 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı mağdure vekili dışında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili de itirazı da bulunduğu halde bununla ilgili bir karar verilmediği, kanun yararına bozmaya konu edilen İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/3493 D. İş sayılı kararı ile dosyadaki bulunan diğer İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/3803 D. İş sayılı kararının mağdure vekilinin itirazına ilişkin olduğu, Bakanlık vekilinin itirazı hakkında karar verilmemesi nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın henüz kesinleşmediği, olağan kanun yolu olan ve karara bağlanmayan itirazın incelenmesi sırasında ileri sürülen usulsüzlüğün giderilmesi olasılığı bulunduğundan bu aşamada olağanüstü kanun yolu niteliğindeki kanun yararına bozma başvurusu yapılamyacağının anlaşılması karşısında, mevcut haliyle kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 06.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi .