Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17859
Karar No: 2018/5712
Karar Tarihi: 23.05.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/17859 Esas 2018/5712 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/17859 E.  ,  2018/5712 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı ; iştiraken maliki olduğu ... İli, ..., ... Mahallesi, ... Mevkii, 191 Ada, 4 Parsel sayılı taşınmazın ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2011/77 Esas-2011/170 Karar sayılı dosyası gereğince... Satış Memurluğu"nun 2011/7 Satış sayılı dosyasında açık arttırma ile satıldığını, satış sonrasında taşınmaz üzerindeki Zemini ... Vakfı"na mukatalı olduğuna ilişkin vakıf şerhinin terkini için davalı idareye başvurulduğunu, davalı idarenin haksız taviz bedeli ödenmeden şerhin kaldırılamayacağı cevabı üzerine, taviz bedelinin satış memurluğunca re’sen ödendiğini ve bedelin hissesi oranında ödenecek tutardan kesildiğini ileri sürerek, 22.916,60 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı; istirdadı talep edilen taviz bedelinin 5737 sayılı Vakıflar Kanunu"nun 18. maddesine istinaden alındığını, bu bedel ödenmedikçe temliki tasarrufun yapılmayacağını, 1938 tarihli Şurayı Devlet Umumi Heyeti kararına göre sadece aşar ve rüsumu vakfedilmiş taşınmazlardan taviz bedeli alınmadığını, Vakıflar Kanunu"nun 18. maddesine göre de miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan taviz bedeli alınmayacağını, davacının vakfın sahih vakıf olmadığını ispat etmesi gerektiğini, söz konusu taşınmazın aşar ve rüsumunun vakfedildiğine ilişkin bir kaydın olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere faizin ancak dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren istenebileceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile 22.916,60 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; taşınmaz üzerindeki vakıf şerhinin terkini için ödenen taviz bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
    5737 sayılı Vakıflar Kanununun “taviz bedeli” başlıklı 18.maddesi uyarınca; “ Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.” Aynı Kanunun 3.maddesinde icareteyn ve mukataalı vakıf tanımı yapılmış olup, Mukataalı vakfın; zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakfın ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazları ifade ettiği belirtilmiştir.Yukarıdaki yasal hükümler gereğince taviz bedelinden söz edilebilmesi için vakfın, mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerektiği açıktır. Bu çerçevede vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu farklı olacağından, bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığınn keşfen ve uzman bilirkişiler marifetiyle saptanması gerekmektedir.
    Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere; taviz bedeline ilişkin davalarda vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması şarttır.Somut uyuşmazlığa gelince; dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan 07.10.2013 tarihli bilirkişi raporuna davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine mahallinde keşif icrası ile üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Fen bilirkişisinin araziye paftayı uyguladığı taşınmazın niteliği ve bulunduğu konumu ile hukuki olarak ilk evveliyatına dair beyanda bulunmadığı; hukukçu bilirkişilerin ise, taşınmazın sahih vakıflardan olduğu, özellikle coğrafi mekanın yol gösterici olmaması ve davalı idarenin de eldeki uyuşmazlığa konu taşınmazın öşr mukataasına tabi olmadığını ispat edememesi sebebiyle ikame edilen davanın mesnetli olduğu yönünde görüş bildirildiği, ancak bilirkişi heyetinde yer alan hukukçu bilirkişilerden avukat bilirkişinin raporun sonuç kısmına katıldığını ancak gerekçeye katılmadığını belirtmekle yetindiği,mahkemece 08.09.2014 tarihli bu rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu görülmüştür.Oysa; dosya içerisindeki ortaklığın giderilmesi ve satış dosyalarında taşınmaza ait tüm tedavüller bulunmayıp olayda arazinin evveliyatının bilinmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan raporlarda fen bilirkişisinin tespitleri davanın çözümü bakımından yeterli olmadığı gibi, hukukçu bilirkişilerce tanzim edilen raporda da avukat bilirkişinin rapordaki gerekçe kısmına katılmadığına dair beyanda bulunduğu, mahkemece bu hususta açıklama yapılması istenmediğinden bu yönüyle de eksik olan rapora göre karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca; Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 26.04.2016 tarih, 2015/5772 E., 2016/6733 K. sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın tüm tedavüllerinin temini için dosyanın geri çevrildiği ancak belirtilen eksiklik tamamlanmaksızın dosyanın yerel mahkemece iade olunduğu görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümü için, vakfın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekmekte olup, buna göre; taşınmaza ait tapu kaydı ilk tesisinden itibaren tüm dayanakları ile birlikte getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler, vakfiye kapsamında, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı, tapu kaydı üzerinde bu konuda uzman üniversite (Hukuk Fakültelerinin Medeni Hukuk kürsülerinde görevli) öğretim üyeleri arasından oluşturulacak üçlü bir bilirkişi heyetiyle birlikte mahallinde keşif yapılarak, davaya konu vakıf ve şerhinin sahih olup olmadığının tespiti amacıyla, yukarıda anılan maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak dava konusu uyuşmazlık hakkında yöntemince bir araştırma yapılarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli, bilimsel verilere uygun şekilde bilirkişi heyetinden rapor alınarak, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Temyiz incelemesine konu dosya ise, bu hususlarda yeterli araştırma ve incelemeyi barındırmamaktadır.O halde; mahkemece, dava konusu taşınmazın tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilerek, mahallinde yeniden keşif yapılarak; mahalli bilirkişilerden de istifade edilmek suretiyle tapu kayıtlarının tüm dayanakları(kadastro tutanağı vd.) ile, dava konusu taşınmaza ait vakfıye örneğinin, uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile mahalline birlikte uygulanarak, HMK.nun 266. maddesi uyarınca yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde rapor aldırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi